Ege ile Akdeniz’in buluştuğu cennet; Datça

Yazar Esrin Özgüler

Yalınayak Sokrates’teki gibi çırılçıplak ayaklarım ile bırakıyorum kendimi Knidos’un kollarına. Akdeniz ile Ege’nin öpüştüğü yerden, Datça’nın en uç noktasından sesleniyorum size. Merhaba Antik Çağ’dan doğal liman, merhaba ticaret, kültür, sanat merkezi olan kent, merhaba tarih… Afrodit’i de anıp, ayrılıyorum bu limandan Eski Datça’ya doğru…

Datça

Can Yücel, tüm samimiyetiyle karşılıyor bizi Eski Datça’da. “Hoşgeldiniz ama ben yokum artık” diyor, evinin tahta kapısının önünde adeta. Biz yine de evinin kapısındaki notları okumadan geçemiyoruz. Datça’yı bana tanıtandır Can Yücel. Ve sevdiği Datça için bu sözcükleri kullanır:

“Beni kuzum Datça’ya gömün
Geçin Ankara’yı, İstanbul’u
Oralar ağzına kadar dolu
Alabildiğine de pahalı…”

Datça

Ve şimdi Datça’da sonsuz uykudadır. Eski Datça sokakları Can Yücel ve sanat ile ruhumuza işliyor. Sanat, estetik, taş evler, begonviller olmazsa olmazıdır Eski Datça’nın. Can Yücel’e bakmayın siz yalnız, buralar artık çok ucuz değil. Hatta zaman zaman İstanbul’dan daha pahalı artık. Datça tercihinizi yaparken bu vurguyu unutmayalım tedbir için.

Datça’ya geldiğiniz zaman pek çok yerde “Acelen varsa ne işin var Datça’da?” ve “Tanrı sevdiği kullarını Datça’ya gönderirmiş” güzellemeleri ile karşılaşabilirsiniz. Bu; Datça Yarımadası’ndaki sakinliği, mutluluğu, huzuru ve sağlığı resmeder. Bol oksijen, çeşit çeşit ağaçlar, masmavi denizi, dağları tam bir tablodur.

Nefis koyları o kadar çoktur ki; Kargı, Gabaklar, Palamutbükü, Hayıtbükü, Akvaryum Koyu en bilinenleri arasındadır. Her birinin güzelliği kendine özgüdür. En güzel zamanı eylül-ekimdir Datça’nın. Püfür püfür esen rüzgar, kalabalığın el ayağı çekmesi insanı iyice içine alır.

Ve aşk… Burada başlayan aşklar ya hiç bitmez ya da hiçbir zaman unutulmaz. Belki de Can Yücel’in “Sevgi Duvarı” sözleri yansımıştır yarımadaya: “Başucumda bir sen varsın, bir de evren…”

Bademiyle, zeytiniyle, balıyla, kabağıyla, kalamarıyla doyumsuz lezzetlerinin yanı sıra bir de festivali vardır Datça’nın, şubat ayının ilk haftasını takip eden Badem Çiçeği Festivali… O ağaçlar, o badem ağaçları kucaklar fotoğraf sanatçılarını ziyaretçilerin yanı sıra… Bembeyaz ihtişamıyla tam bir görsel şölendir.

Doğaya iyi davranacaksanız, bekleriz Datça’ya. Çünkü cennet Datça, güzellikleri hak ediyor. Ülkemizin her coğrafyası gibi…

Esrin ÖZGÜLER

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER