Lavantanın Isparta turizmi için önemi

Yazar Alican Demir

Isparta, muhteşem bir gül sezonu geçirdi. Pervin Ersoy ve Saffet Emre Tonguç’un liderliğinde gerçekleşen “Rotahane – Her Şehri Ünlüsüyle Geziyoruz” projesi kapsamında Saffet Emre Tonguç, Pervin Ersoy, İlker Aksum, Muazzez Ersoy, Ayşe Tolga, Tan Sağtürk gibi ünlü isimlerin ve sosyal medya fenomenlerinin de dahil olduğu bir grup; Eğirdir, Sagalassos ve gül bahçeleri turunu gerçekleştirdi. Sagalassos ve Burdur Müzesi’ni, aslında genel olarak tüm Türkiye coğrafyasının tarihini Saffet Emre Tonguç’tan dinlemek gerçekten büyük bir ayrıcalık.

Bu organizasyon zaten Salda Gölü, Davraz Kayak Merkezi, milli parkları, lavanta bahçeleri ve diğer turistik cazibe merkezleriyle her geçen gün daha fazla odak noktası haline gelen Isparta için ilginin bir anda daha büyük bir ivmeyle artmasını sağladı. Tabii bu aşamada butik gül üreticilerinin imza attığı muhteşem işleri de unutmamak lazım. “Gülsha” markası, gül yağından üretilen kozmetik ürünler anlamında tüm dünyaya örnek olan işlere imza atıyor. Gül hasadını gerçekleştirdikten sonra gül yapraklarını topladıkları fabrika bölgesindeki organizasyonları, ünlüler grubuna muhteşem bri deneyim yaşattı.

Bu hareketli geçen Mayıs ayıyla birlikte gül, popülaritesini yukarılara doğru çekmiş gibi gözükse de, senenin başından beri aldığımız talebin içeriğine baktığımızda lavantayı, lavanta sezonunu bekleyen çok önemli bir kitlenin varlığından biz haberdardık. Sonrasında yaşanan yoğunluk da lavantanın ne kadar ilgi çekici olduğunu kanıtlamış oldu. Isparta, Temmuz ayını hareketliliğin tüm diğer unsurları ve tabii ki lavanta tarlaları sayesinde dolu geçirdi. Bu yoğunluk Ağustos ayının sonuna kadar sürecek gibi gözüküyor.

Alican Demir Lavanta

Kuyucak köyündeki lavanta bahçelerinde oluşan atmosfer gerçekten görülmeye değer. Havanın sıcaklığı ne olursa olsun, dalındaki lavantanın kokusunu kucağına alıp gezginleri serinleten muhteşem bir hava, fotoğraf severler için gün batımında, gün ortasında ve gün doğumunda oluşan bir sürü farklı renk… Deniz kenarı turistik aktivitelerinin gürültü kirliliği dolu atmosferinden uzakta, doğayla gerçekten başbaşa kalabileceğiniz gerçek bir köy. Gerçek bir köyü özellikle vurgulamak istiyorum. Zira Kuyucak, henüz kariyerinin başında genç bir turistik destinasyon. Köyün köy havası varlığını sürdürüyor.

Lavantanın, Kuyucak Köyü’ndeki lavanta tarlalarının doğal güzelliğiyle alakalı sayfalarca methiye düzülebilir. Ancak İstanbul’daki şehir otelciliğinden kopup, Isparta’da görev yapmaya başlayan bir profesyonel olarak benim dikkatimi, belki de daha çok ilgimi çeken bambaşka bir boyutu var lavantanın. “Lavanta Kokulu Köy” projesi kapsamında Lavanta Kokulu Köy Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi kurulmuş durumda. Kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin bu kadar yoğun gündem olduğu bir ülkede bence Isparta ve lavanta ile ilgili üzerinde durulması gereken en önemli konu bu. Kuyucak köyünün kadınları üretiyor, istihdama katılıyor. Bu kadınlar, dünyanın tüm bölgelerinden gelen turistlerle iletişime geçiyor. Bizlere ‘Biz burdayız’ diyor ve seslerini duyuruyorlar. Bu, büyük şehirler de dahil Anadolu’nun birçok bölümünde maalesef yakalanamayan bir sinerji. Lavanta Kokulu Köy’de kadınlarımızın el emeği göz nuru ile ürettikleri lavanta ürünlerinden kazandıkları para ile köyün genç kızlarının eğitimlerine katkıda bulunduklarını duyduğumda inanın tüm Isparta şehri ve Türkiye için yeniden umut doldum.

Hem ben bireysel olarak hem de temsil ettiğim oteller zinciri Hilton olarak kadın girişimlerine, kadının iş dünyasındaki varlığına son derece fazla önem veriyoruz. Bu bağlamda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesi Lavanta Kokulu Köy Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi üyesi köy kadınlarıyla kadın yöneticilerimizi bir araya getirdiğimiz bir organizasyon gerçekleştirdik. Misafirlerimizin de eşlik ettiği, köylü kadınların otelimizdeki kadın yöneticilerle kaynaştığı, yemeklerin yendiği, çay sohbetlerinin yapıldığı, bizim de çok keyif aldığımız bir organizasyon oldu.

Lavanta, Isparta turizmi için çok önemli bir değer. Bu katma değer önümüzdeki senelerde artarak devam edecek. Eğirdir’i Como Gölü ile, Kuyucak’ı Provence ile kıyaslar hale gelmiş olmamız güzel. Ancak özellikle Kuyucak köyü, tüm mevcut güzelliklerinde kendi karakteristiğini oluşturacak potansiyeldedir. Bunu yapabileceğinin sinyallerini de vermektedir. Tıpkı Türkiye’nin bütün doğal güzelliklerinde olduğu gibi…

Tüm doğa tutkunlarını, tüm gezginleri beş duyunun tamamına hitap eden bu muhteşem deneyimi yaşamaya davet ediyorum…

ALİCAN DEMİR

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER