Hiç tükenmeyen şaşırtan bir macera; Marmaris

Yazar İrem Toprakkaya

Malum yaş 35’e dayandı, arayışlara giriyorsunuz. Ne umdum, ne buldum bu hayatta… Kariyer, iş güç, çoluk çocuk derken yıllar geçmiş, belli ki daha da hızlanarak akıp gidecek zaman. “Gezeyim bari, dünyayı göreyim biraz da” diyorsunuz. Küçük bir taş evim, ufak bir bahçem olsun, Marmaris’e demir atayım, buradan dünyayı gezeyim. Belki bir yelkenlim olur, adı ne olsa… Yeniden yazmaya başlarım, gitarımı çalarım, resim yaparım…

Durun durun yeter, burda noktayı koyalım. Fonda hayalperest çalmaya başladı, süper EGO’m panik sirenleri çalıyor. Çocuk küçük çalışmak gerek, büro ne olacak? Devam eden davalar, dosyalar derken hayat akıp gidecek. İstanbul yorucu, şehir bitik, dostlar yitik. Yolunuz yaz tatilinde Marmaris’e düşüyor. Bir sene, iki sene, üç sene, beş sene derken kopamıyorsunuz. Bir özelliği var, insanı sarıp sarmalayan, yaşadığını hissettiren.

Dini veya batıl inançlarım yoktur, illa bir şeyin kutsallığına inanma ihtiyacı hissedersem ilk aklıma gelen doğa oluyor. Tanrım (!) nasıl bir güzellik yaratmışsın böyle. Rüya mı, gerçek mi? Güneşi içinizi ısıtıyor, meltemi teninizi tatlı tatlı okşuyor. Her koyda farklı bir güzellik, hiç tükenmeyen şaşırtan bir macera.

Selimiye, Datça, Turunç, Söğüt, Çiftlik Koyu, Kumlubük, Bördübet, Gebekum, Balıkaşıran’dan sonra Orhaniye’de bu kadar keyif alacağımızı hiç düşünmemiştim. Sakin bir deniz, kıyıya 50 metre uzaklıkta üç-dört bungalovdan oluşan mini butik oteller… Tatlı bir sahil şeridi, yürüyüş yolu kekiklerle kaplı, İncir Otel’de kalıyoruz. Bungalovlar çok zevkli döşenmiş, işlemeli yatak örtüleri, oyalı yastık kılıfları, bahçe önünde ufak bir çilingir sofrası, TV yok, keyif çok…

İncir’in lezzetleri meşhurmuş, hiç macera aramayalım akşam burada balık yiyelim dedik. Aaa bildiğimiz lezzetler; tabi ki daha tazesi, daha güzeli… Cunda’da yetişmiş, İstanbul balık lokantalarından ithal aşçı Ümit, bahçeden kekik ve adaçayı toplayıp mutfağına dalıyor. Bir dalgıç geliyor elinde çipura ve levrek, az önce yakalamış, Ümit Bey beğenip alıyor tazeleri.

Mezeler müthiş, favorim sebze mücevher ile isli midye şimdilik. Bakalım bu akşam neler deneyeceğiz? Kahvaltıda pide fırınından özel ekmekler, keçi sütünden peynir çeşitleri, taze domates salatalık, ama favorim enginar reçeli… Orhaniye İncir, yılın 12 ayı açıkmış. Kışın yogacıların burada nirvanaya ulaştığı rivayet ediliyor :)

Bazı dönemlerde otel dışarıya kapatılıyor, ünlü CEO’lar kafa dinlemeye geliyormuş. Sahibi Hakan Bey, Kadıköy Moda doğumlu. Fenerbahçe Lisesi mezunu, eski Kalamışlı kuyumcu. Hayaliymiş, 50 yaşına girince Marmaris’te lokanta açacağım dermiş, gerçek olmuş. Yat kulübünden devralmış, yenilemiş, üç yıldır butik otel ve lokanta olarak işletiyor.

“İstanbul’dan gelen misafirlerimizin yüzde 80’i Kadıköy’den” diyor. Şaşırmadım :) Kadıköylülerin buraya özellikle rağbet ettiği deneyimlerimiz ile sabit. Esbabı mucibesi henüz bilinmiyor. Hakan Bey’in 7 yaşındaki oğlu Ali de çok ilginç. Klasik müzik dinliyor, iPad’den belgesel izliyor. Yüzmeyi çoktan öğrenmiş, dalış ve yelken yapıyor.

Biz çok sevdik, Kadıköylülere içtenlikle tavsiye ediyoruz…

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER