Korona sonrası dönem için “HOPE” Kalkınma Planı

Yazar Barbaros Kon

2010-2018 yılları arasında geçmiş dönem Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) Genel Sekreteri olarak görev yapan, aynı zamanda Akdeniz Turizm Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Taleb Rifai, koronavirüs sürecinin turizm ve seyahat sektörüne etkilerini değerlendirdi. Koronavirüs pandemisi sonrası yeni dönemde seyahat ve turizm sektörü için en belirgin sonucun iç ve bölgesel turizmde ilgi artışı olacağını vurgulayan Dr. Taleb Rifai’nin yazısı şöyle:


Bu çalışma, Afrika ülke ve hükümetlerinin ekonomik büyümeleri ve her ülkenin yazılanları yerelleştirip kendilerine adapte edebilmeleri için genel çerçeve niteliğindedir. Temel amaç, “Korona Sonrası Dönem”de her ülkenin ekonomik, sosyal ve politik olarak daha güçlü sahneye çıkabilmelerine destek olmak için ulusal planlarına genel bir çerçeve oluşturabilmektir. Ayrıca çalışma, Covid-19’dan en derin şekilde etkilenen sektör olan turizmin ve seyahat sektörünün öncü ekonomik güç olarak konumlanmasını sağlamaya çalışıyor.

Seyahat ve turizm sektörü, kısa ve orta vadede bu krizden en ağır hasarı alan sektörler olmaya devam edecektir. İnsan hareketliliğinin kısıtlanması sonucu seyahatin olmadığı bir yerde turizmin de hareketsizleşmesi kaçınılmaz olmuştur. Ancak bu iki sektörün her zaman daha güçlü bir şekilde sıçrama kaydedeceği unutulmamalıdır. Seyahat günümüzde elit ve varlıklı kesimlerin lüksü olmaktan çıkmış, herkesin temel bir hakkı haline gelmiştir. Dünyayı keşfetme ve görme hakkı, eğitim ve iş için seyahat etme hakkı, rahatlama ve bir mola verme hakkı… Sonuç olarak seyahat, “insan hakkı” niteliği taşımaktadır.

Taleb Rifai

Bugün Afrika, görece uzak bir mesafeden tüm dünyanın, gelişmiş ülkelerin korona gibi medikal bir krizle mücadelede yetersizliğini izliyor, gözlemliyor. Afrika, uzun yıllar boyunca maruz kaldığı açgözlü sömürünün kurbanı olmuş, faili belli olmamıştır. Bu nedenle Afrika, şu anda tüm dünyaya farklı bir yol haritası sunma fırsatına sahiptir. Belki de bu süreç, dünya tarihinde “Afrika’nın anıdır”. Belki de gelişmekte olan diğer ülkelere, ekonomik problemlerini çözerken model olabilir.

Öncelikle korona sonrası dünyanın, kriz öncesi dünyadan tamamen farklı olacağı gerçeğini kabul ederek başlayabiliriz. Seyahat ve turizm sektörü, ekonominin her sektörde iyileşmesine bağlı olarak toparlanabileceği için bu yeni ekonomik dönemde tüm insanlığı etkileyen dönüşüm sürecine nasıl katkı yapabilir ve öncülük edebiliri sorgulamalıdır. Asıl mücadele, sağlıklı bir toparlanmanın ötesinde yepyeni gelişmiş bir dünyaya doğru ilerlemenin sağlanmasıdır. Bu kriz anını fırsata çevirmeliyiz.

Şu an yaşamakta olduğumuz krizin 2 aşaması vardır. İlki, “Sınırlama” evresi ki insanları hayatta tutmak, sağlık boyutunda korona ile mücadele etmekten oluşur. İkinci aşamaysa “Toparlanma” aşamasıdır. Bu aşama, krizin yalnızca bu süreçte yarattığı ekonomik kayıpları telafi etmenin ötesinde daha gelişmiş ve varlıklı bir dünyayı hedeflemek ve bu hedef doğrultusunda çalışmaktan oluşur. Her iki aşama da hayati derecede önemlidir ve dünya bugüne kadar tüm enerjisini sağlık ve yaşam önceliğinden dolayı ilk aşamaya yönlendirmiştir. Bu makalenin amacıysa, Sınırlama evresi sonrasının da insan yaşamı için önemli olduğunu vurgulamaktır. Bu nedenle hiç vakit kaybetmeden, kriz sonrası için planlama hazırlıklarına başlanmalıdır.

Her şeyin bir bedeli vardır ve Sınırlama evresinde ülkeler, imkanları doğrultusunda daha az bedel ödemek için çabalıyorlar. Gelişmiş ülkeler kriz sonrası için planlar hazırlamışken, imkanı olmayan birçok ülke sadece krizin kendisine odaklanmış durumdadır. Bu çerçeve niteliğindeki çalışma; krizi, toparlanma planlarını, kayıpları, ödenecek bedeli ve gerekli olacak kaynakları belirtme girişimi niteliğindedir.

Amerikan kongresi, yakın bir zamanda yıllık bütçesinin yarısı ve GSYİH’nın yüzde 10’u olan 2.2 trilyon dolar ödeneğe krizin sonuçlarını düşünerek onay verdi. Bu ödenek; işini kaybeden çalışanlara, seyahat ve turizm sektöründe faaliyet gösteren ve çalışmalarına durduran şirketlere, ulusal bütçeyi desteklemede ve ekonominin yavaş yavaş toparlanması alanlarında kullanılacak. Singapur, Kore, Kanada ve Çin hükümetleri başta olmak üzere birçok ülke de benzer kararları aldı.

Afrika ülkelerini düşününce, “HOPE” Kalkınma Planı için her ülke GSYİH’nın yüzde 10’unu ayırabilir. Toplanan fonun 1/3’ü kriz sürecinin etkileri, dolayısıyla doğrudan 2020 bütçesini desteklemek için; 2/3’ü de okul, hastane, yol, havaalanı gibi yapıların planlanması, yapılması ve insanlara iş alanı yaratılmasında kullanılabilir. Vergilerin düşürülmesi, piyasada nakit para dolaşımı, gerekirse borçlanma yoluna gidilmesi, yeni inşa ve yapı projeleriyle hem halka ihtiyacı olan hizmeti sunmak hem de yeni çalışma alanları yaratmak genel öneriler arasındadır. Her Afrika ülkesi için, ülkenin durumuna özel olarak genel planlar ve uygulanması öngörülen politikalar değiştirilmelidir. Korona sonrası yeni dönemde seyahat ve turizm sektörü için en belirgin sonuç, iç ve bölgesel turizme ilginin artacak olmasıdır. Muhtemel diğer değişiklikler ise şöyledir:

  • Afrika bölgesinde yapılacak altyapı çalışmaları enerji tasarrufu sağlayacak, maliyetler azalırken kalitede iyileşme sağlanacak. İnsanların çalışma saatinde yapılacak azalma sağlık koşullarında iyileşme sağlarken, onlara turizm ve seyahat alanlarında harcama yapabilecekleri boş zaman verecektir.
  • Teknolojideki ilerlemeler, tüketici davranışlarını değiştirmeye devam edecek. İş seyahatleri ve turizmi yeni döneme göre şekillenecek.
  • Video konferans yöntemi nedeniyle iş seyahatlerinde uzun dönemli bir azalma yaşanacak. Sosyal mesafe nedeniyle business class uçuşlar yerine özel uçuşları tercih edecek iş insanlarının etkisiyle havacılık sektöründe değişiklikler olacak.
  • Geleneksel uluslararası sistem sona erecek. Bölgesel sistem ve organizasyonlar ve ülkeler, kendilerini yeni gerçekliğe göre düzenleyecekler. Birleşmiş Milletler sisteminde, BM Dünya Turizm Örgütü’nde bazı değişiklikler yaşanabilir.
  • Global sağlık sistemindeki boşluklar ve pandemi karşısındaki yetersizliklerden dolayı hükümetler, firmalar sağlık sistemlerine ve sağlık ürünlerine daha fazla yatırım yapacak. Bu da medikal turizmi etkileyecek.
  • Yerel hükümetlere pandemi karşısındaki mücadelelerinden ve Merkez Bankalarının parasal desteklerinden dolayı duyulan güven artacak.
  • Uluslararası toplumun birlikte karşı durmaya çalıştığı bu krizden sonra işbirliği artabilir.
  • Pandeminin olumlu bir sonucu olarak dünyanın birçok bölgesinde karbon salınımlarında azalma kaydedilmiştir. Çevre örgütlerinin de desteğiyle bu pozitif etkinin sürdürülebilir ve sorumlu seyahat ve turizm üzerinde büyük bir artısı olacaktır.
  • Eğitim sistemleri dönüşüm geçirecek. UNESCO’ya göre dünya genelinde 188 ülkede okulların kapatılmasıyla evden eğitim uygulamalarına geçildi. Bu, ebeveynlere çocuklarının kişisel ve akademik gelişimlerinde rol alabilecekleri bir ortam yaratmıştır.

Bu kriz elbet geçecek, dünyanın her yerinden daha çok sosyal ekonomik ve teknolojik gelişmelere tanıklık edeceğiz. Bugün ise sağlığımızın her şeyden önce geldiğini fark ediyoruz.

DR. TALEB RİFAİ

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER