Erkek cadıları yiyorlar

Yazar Haber Merkezi

 

Daha renkli bir dünya için yok olmaması gereken 9 kültür

Dünya hızla küçülürken teknoloji ve modern yaşamın bir araya getirdiği insanlık, özünü korumaya çalışan halklardan ve kültürlerden giderek uzaklaşıyor. Bazen durup dünyanın kuytu köşelerinde hangi kültürlerin, hangi halkların yaşadıklarına baktığımızda kendi hayatlarımız son derece renksiz ve sıradan kalabiliyor. Daha renkli bir dünya için yok olmaması gereken kültürler belki de sandığımız kadar uzaklarda değildir.

 

Bu listedeki pek çok kültür, halk ve topluluk her an dünya üzerinden silinebilir. Giderek yok olan nüfusları ve daralan yaşama alanlarıyla yaşadığımız dünyaya farklılık ve renk katan insanlara sahip çıkmamız, beton duvarlarından sıkıldığımız şehirli hayatlarımızdan kaçmak için belki de tek umudumuz. Muhtemelen hiçbirimiz sahip olduğumuz yaşantıları terk edip bu insanlarla birlikte yaşamaya karar vermeyeceğiz ama daha renkli bir dünyanın var olduğuna inanmamız için onların yaşadıklarını bilmeye ihtiyacımız var.

1. Drokpalar / Hindistan

Antik Aryan medeniyetinden geriye kalan son topluluk olduğuna inanılan Drokpalar, çağlar boyunca işgallere tanık olmuş ve kozmopolit bir kültürle harmanlanan Hindistan’da özünü koruyabilmiş homojen tek halk olarak görülüyor. Orta Asya halklarına oldukça benzer kültürel özelliklere sahip olan Drokpaların en dikkat çekici özellikleri sond erece süslü başlıklar kullanmaları. Bu başlıklarda özellikle çiçekler öne çıkan motifler arasında.

Genelde iri ve renkli gözlere sahip olan Drokpa halkı, Hindistan’daki genel nüfusa oranla daha uzun boylu olmalarıyla ilgi çekici bir geçmişe sahipler. Drokpaların köklerinin dayandığı Aryan medeniyeti, ana vatanları Pakistan olan ve Hint-Avrupa dilini konuşan tüm ulusların çıkış noktası olan bir geçmişten geliyor. Bu özelliğiyle ilginç bir karmayı Drokpalar kültürlerinde barındırıyorlar. Dış görünüşleriyle Ural Altay dil grubuna ait olan Orta Asya Türklerinin ve Moğollarının kopyası gibi olsalar da aslında Hint Avrupa kökenli bir iletişime sahipler. Bu ilginç karma Drokpalar’ı yaşayan halklar arasında çok özel bir noktaya koyuyor. Tibet dilinde göçebe manasına gelen “Drokpa” kelimesi dünya üzerinden silinmek üzere çünkü bu halka mensup insanlar gün geçtikçe azalıyor.

2. Maassailer / Kenya & Tanzanya


Afrika’nın en eski halklarından olan Maassailer, hem Kenya hem de Tanzanya’da varlıklarını sürdürmeye çalışıyorlar. Güçlü ve atletik bir halk olan Maassailer özellikle kulaklarına taktıkları süs eşyalarıyla kendilerini Afrika’daki diğer halklardan ayırıyorlar. Son yıllarda şehirlere göç eden ve kıtlık sebebiyle ilkel yaşamlarından vazgeçmeye başlayan Maassailer, yok olmakla karşı karşıya olan halk.

3. Rabariler / Hindistan

Batı Hindistan’da varlıklarını sürdürmeye çalışan Rabariler 1000 yıl kadar önce İran platosundan sürgün edilmiş bir topluluk. Yaşadıkları sürgün sonrasında göçebe bir hayata adapte olan Rabariler, Ay’ı kutsal görür ve Dolunay gecelerinde renkli kıyafetleriyle Ay’ı selamlarlar. Kadınlarda gümüş takılar ve dövmeler ellerde, yüzlerde olmazsa olmazdır. Erkeklerde ise bıyık bırakmak önemli bir ritüeldir. Kendi kültürlerine göre Aydan gelen Rabariler’in İran’dan sürgün edilmeden önce bu bölgeye de yine göçle geldikleri bilinir.

4. Korowailer / Endonezya


Güney Papua’da varlıklarını sürdürmeye çalışan Korowailer, yüksek ağaçlara kurdukları evlerde genelde sekizer kişilik aileler halinde yaşayan bir kabile. Genelde muz ve bölgede buldukları hayvanlarla beslenen Korowailer, bu besinlerden mahrum kaldıklarında ağaç kabukları, kurtçuklar ve böceklerle idare ediyorlar. Ama en sevdikleri beslenme yöntemi yamyamlık! Evet Korowailer, dünyanın son yamyam kabilesi olarak anılıyorlar. Yakaladıkları hayvanları çiğ çiğ yemelerinin yanında, cadılıkla suçladıkları yabancıları da öldürdükten sonra yemeye eğilimli olan Korowailer, 1970’lere kadar bilinmeyen bir topluluktu. İlk kez 2010 yılında ülkenin nüfus sayımına dahil edilen Korowailerin yaklaşık 2000 kişilik bir topluluğa sahip olduğu düşünülüyor. Nüfusları giderek azalan Korowailer yaşasın ve yamyamlık devam etsin demiyoruz elbette ama onların da bu dünyayı bizimle paylaştığını ve bir şekilde insanlık mozaiğine renk kattıklarını unutmamak gerek.

5. Huliler / Yeni Gine

Dış dünyaya en kapalı toplumların başında gelen Huliler, yüksek dağlarlar çevrili bir platoda yaşıyorlar. Yüzlerini ve vücutlarını boyama konusunda saplantılı bir topluluk olan Hulileri boyasız görmek neredeyse imkansız. Son derece süslü başlıklarıyla göz alan Huliler, yaşayan en renkli ilkel kabile olarak biliniyor.

6. Kokopalar / ABD


Nehir insanları anlamına gelen ‘Cocopah’ kabilesi yani Kokopalar Amerika’nın Colorado nehri çevresinde 500 yıldan fazla bir süredir yaşıyorlar. Bu bölgeye nereden geldikleri net olarak bilinmeyen Kokopalar, günümüzde 1.300 kişilik bir topluluğa sahipler ve kendi dillerini konuşabilen sadee 10 kişi hayatını sürdürüyor. Bölgeye gelen Avrupalılar tarafından büyük bir soykırıma uğrayan Kokopalar, yıllardır varlıklarını sürdürebilmek için mücadele ediyor.

7. Nenetler / Rusya


Göçebe bir Sibirya kabilesi olan Nenetler, kışları eksi elli derecelere düşen sıcaklıklara karşı adapte olmuş bir halk. Büyük geyik sürüleriyle hayvancılık yapan Nenetler, çiğ ete de düşkün bir kültüre sahip. Nenetler geyikleri kestikten sonra pişirmeden kanlı kanlı bir şekilde yemelerinden ötürü vahşi görülseler de son derece dost canlısı ve yumuşak kalpli insanlar olarak tanınıyorlar.

8. Mursiler / Etiyopya

Bir başka göçebe kabile olan Mursiler, yaşam alanları giderek daralan bir topluluk. Nüfusları hızla azalan Mursiler, süse düşkünlükleriyle tanınıyorlar. Özellikle kadınların daha güzel görünmek için dudaklarına taktıkları tabağa benzeyen disklerle oldukça sıra dışı görünen Mursiler, bu tabaklar çıktıktan sonra tamamen deforme olmuş dudaklarla yaşamak zorunda kalıyorlar.

9. Yörükler / Türkiye ve Balkanlar

Yörük, Türkçe’deki yürümek fiilinden türemiş bir ad olduğu düşünülmektedir. Ancak Yörük aynı zamanda cesur ve sağlam yürüyen anlamına da gelir. Tarihte ilk defa Türklerin ana vatanı olan Ötüken’den yola çıkarak özellikle batıya doğru ilerleyen göçebe Türkmen boylarıyla başlayan Yörük kültürü, dünyadaki diğer göçebe toplumların aksine kendi yaşama alanına kapalı kalmamış ve yerleştikleri bölgelerde dünyaya hükmeden imparatorluklara dönüşmüşlerdir. Batı Hun İmparatorluğu, Gazneliler, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu bu Yörük kabilelerin kurdukları büyük devletlerden bazılarıdır. Kınık ve Kayı boyları günümüze kadar adlarını ulaştırabilmiş önemli Yörük toplulukların başında gelirler. Günümüzde Yörükler, Türkiye’de Toros dağlarının iki ucunda az da olsa varlıklarını sürdürmektedirler.

Balkanlarda ise Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya’nın dağlarında tek tük Yörük kervanları görülebilmektedir. Yörük kültürü bugün her ne kadar festivallerle ve çeşitlik etkinliklerle yaşatılmaya çalışılsa da, gün geçtikçe yok oluyor. Atalarımızdan miras kalan pek çok gelenek ve göreneği el değmemiş haliyle sosyal hayatlarında yaşayan Yörükleri daha fazla anlayıp, onlara daha fazla sahip çıkmamız gerekiyor. Bugün Türkiye nüfusunun muhtemelen büyük bir çoğunluğunun atalarının bir Yörük kervanıyla Anadolu’ya gelmiş olduğunu düşünecek olursak, Yörüklere sahip çıkmak aslında bir anlamda tarihimize de sahip çıkmak olacaktır.

 

Haber: Oktay Volkan Alkaya RADİKAL

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER