Madrid öyle bir yer ki…

Yazar Haber Merkezi

İlk kez de gitseniz de defalarca da ziyaret etseniz her zaman heyecan veren Madrid’de kültür-sanat, eğlence ve yemek bir bütün… Ne yenir, ne içilir? Gezilecek, görülecek yerler… İşte size Madrid rehberi…

İber Yarımadası’nın tam ortasında neredeyse bin yıl önce kurulan ve 16. yüzyıldan beri başkent olan Madrid Avrupa’nın en yüksek, en kişilikli, en çok ziyaret edilen ve en önemlisi de en yeşil kentlerinden. Klasikle modern, eskiyle yeni uyumla bir arada.

Kültür, sanat, tarih, estetik, eğlence ve yemek Madrid’de bir bütün. Ancak o kadar çok gezilecek yer, görülecek şey var ki insan burada kendini hızlı yaşamak zorunda hissediyor.

En iyisi tura İspanya’nın merkezi kabul edilen, belediye binası önündeki kentlilerin buluşma noktası Puerto del Sol’dan başlamak.
Hemen yanı başındaki Madrid kentinin simgesi ayı heykeli, Palacio Real, 120 dönümlük bir alan üzerine kurulu kentin oksijen deposu denilen Retiro Park, Plaza Mayor, Neptün Çeşmesi, Kraliyet Sarayı, Alcala Kapısı, Puerto de Europa dünyanın en eğimli iki binası, Atocha Tren İstasyonu görülmesi gerekli yerler arasında.

Yapıları kadar İspanyol mutfağı da ülkenin tarihsel zenginliğinin, kültürel çeşitliliğinin izlerini taşıyor. Atıştırmalık “tapas”ların yanı sıra deniz ürünleri bu mutfağın vazgeçilmezleri. İspanya’nın gastronomik merkezi kabul edilen Madrid’de Katalan mutfağı da dahil İspanya’nın her bölgesinin yemeklerini bulmak mümkün. Ama tabii ki her büyük kent gibi şanslıysanız ya da bilenlere danışarak giderseniz iyi yemek olanağınız var.

Tapasları, yahni türü tencere yemekleri ve çorbalarıyla İspanya mutfağı Türkiye mutfağıyla benzerlikler gösteriyor. Ancak etlerinin, özellikle de deniz ürünlerinin kalitesi üzülerek de olsa söylemeliyim bizden çok daha iyi.

ÜST KAT MUTFAK ALT KAT YEMEK SALONU

El Lando Madrid’in gastronomik bir deneyim yaşayıp mutlu ayrılacağınız restoranlarından biri. Kapısından içeri girdiğinizde, beyaz önlüklü güler yüzlü orta yaşlı bir adam paltolarınızı alıp vestiyere asıyor. Yerinizi gösteriyor, oturuyorsunuz. Yeniden yanınıza geldiğinde ne yemek istediğinizi soruyor. Ve sonra onun önerisiyle şölen başlıyor. Domatesli ekmek, zeytinli beyaz ançuez, ızgara enginar ve kuşkonmaz, kavun üzerinde domuz pastırma, karides, churrasco/geleneksel ızgara et, her yeni gelenin lezzeti bir öncekini unutturuyor.

Onca kalabalığa rağmen hiçbir şeyin aksamamasının nasıl sağlandığını görmek için mutfağın yerini soruyorum. Üst katı işaret ediyorlar. Merdivenleri çıktığımda içinde en az beş-altı kişinin çalıştığı neredeyse restoran büyüklüğünde bir mutfakla karşılaşıyorum. Masanın etrafında dört dönen, servisi bir an bile aksatmayan Angel mutfakta da orkestra şefi gibi.

30 yıldır kayınbiraderi Lucio’nun açtığı El Lando’yu işleten Angel, mutfaktan servise restoranın her köşesinde ekibiyle birlikte uyum içinde dans eder gibi aşkla çalışıyor. Casa Lucio ve Cava Baja da Lucio’nun işlettiği Madrid’in ünlü restoranları arasındaymış…

DÜNYANIN EN ÜNLÜ FLAMENKO KULÜBÜ

1956 yılında Manuel del Rey tarafından açılan “Corral de la Moreria” Madrid’in en ünlü ve prestijli Flamenko kulübü. 56 yıldır bu sahnede dans eden neredeyse her Flamenkocu star olmuş.
Corral de la Moreria 2007 İspanya ve Portekiz Michelin Rehberi’nde ve “Ölmeden önce görülmesi gerekli 1000 yer” listesinde. Şehir turu sırasında mola verdiğimiz sıcak çikolatası ile ünlü “La Botilleria del Cafe de Oriente” de Michelin Guide 2008’e girmiş.

*Corral de la Moreria C/Moreria 17-28005 Madrid Tel: 913658446/ www.corraldelamoreria.com
*El Lando Restaurant Plaza Gabriel Mirb, 8-28005 Madrid, Tel: 91 366 76 81
*Porto Bello Restaurant Rosario Pino 18 28020 Madrid Tel: 91 579 11 47
*İspanya ve paella diyenlerdenseniz La Barraca’yı deneyebilirsiniz. İki kişi içecek dâhil ortalama 50 Euro hesap ödeniyor. C/.Reina, 29 28004 Tel: 91 532 71 74
*Madrid’in en ünlü tapas barlarından biri El Tigre. Günün her saati çok kalabalık. Çünkü her ısmarladığınız içkinin yanına büyük bir tabak tapas ücretsiz servis ediliyor. Calle de los Infantas 30.
*Açık havada tarihi bir kafede bir şeyler içmek isterseniz önerimiz Café Gijon. Paseo Recoletos 21

RESİM SANATININ UNUTULMAZ İSİMLERİ MADRİD’DE
İspanya dendiğinde öncelikle akla boğa güreşleri, flamenko dansı, tapas, siesta, deniz, kum ve güneş gelse de aslında İspanya El Greco, Ribera, Murillo, Velazquez, Goya, Miro, Picasso, Dali gibi dünya sanatına damgasını vuran isimlerin ülkesi.
Museo Nacional del Prado ve Centro de Arte Reina Sofia dönemlerine tanıklık eden iki ünlü müze. Prado Müzesi’nde 12 ve 19. yüzyıl arasında yaşamış İspanyol ve Avrupalı sanatçıların, Reina Sofia’da ise 20. yy sanatçılarının yapıtları sergileniyor.

 

radikal

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER