Dünyada turizm patlaması beklenirken, Türkiye’de hayaller başka bahara kaldı

Yazar Kemal Sinmez

Nisan ayı başladığından beri ülkemizdeki Covid endeksli gelişmeler ve yapılan açıklamalar, bizlere her gün “Bu 1 Nisan şakası mı?” sorusunu sorduruyor. Mart ayında gerçekleşen yüz binlerce erken rezervasyon, yeni açılan uçuş noktaları, Türkiye’ye seyahat serbestliği gibi keyifli açıklamalar, turizmcileri mutlu etmişti. Dünyanın belirli ülkeleri, kış boyunca yoğun sürdürdükleri önlem paketleri ve seyahat kısıtlamalarının pozitif sonuçlarını almaya başlamışlardı. Bunda halka yapılan finansal desteklerin de büyük önemi vardı.

Virüs etkisi, bu ülkelerde minimum kabul edilebilir seviyelere indi. Önlemler ile birlikte hızlı uygulanan aşılama da sonuçlarını gösterdi. Şimdi bu ülkeler, tam açılım planlarını uygulamaya başladı. İsrail, yüzde 70’e varan aşılama sonucunda aşılı vatandaşlarının maske kullanım zorunluluğunu kaldırdı. İngiltere, küçük esnafın hizmet verdiği işletmeleri açtı. Yeni Zelanda bir ilke imza atarak, 50 bin kişilik konsere ev sahipliği yaptı. Üstelik bu açılım sürecinden sonra virüs vakaları tehlikeli bir artış göstermedi. Yani kış döneminde yapılan doğru kapanma çalışmaları, pozitif etkisini göstermişti.

Şimdilerde bu ülkeler, yeniden yapılanma ve kalkınma hamlesini başlattı. Özellikle turizm sektöründe hizmet fiyatlarının daha pahalı olmasına rağmen erken rezervasyonlar, bu ülkelere dönmeye başladı. Uzun dönemde yüz binlerce rezervasyon bu ülkelere akacak. Cruise gemilerinin rotaları Türkiye’den iptal olurken, farklı ülkelere dönmeye başladı. Yeni uçuş planlamaları, bu ülkelerin havalimanlarına yapılmaya başlandı. Oysa biz kış boyunca daimi olarak turizm sektörünü serbest bırakmıştık. Güvenli turizm uygulamaları ile dünyada güven telkin etmiştik. Ama sonuç şu an lehimize olmadı.

BİZ NEREDE YANLIŞ YAPTIK?

Ülke yönetimi olarak 2020 yılında, dünyanın önemli ülkelerinin bir yıldır uyguladığı önlemleri uygulamaya çalışan bir ülke olduk. Her ne kadar virüs bu dönemlerde de etkin olsa da ticari yaşam, halkın elindeki birikmişlerle bir süre idare edebildi. Ancak 2021 yılı başı itibarı ile yani 1 yıllık süre sonunda halkın elindeki birikimler tükendi. Özellikle dükkanları kapalı olan küçük esnaftan tepkiler gelmeye başladı. Avrupa ülkelerinde devletten yeterli yardım alan esnafa karşılık ülkemizde esnaf yardımları çok küçük boyutlarda kaldı. Esnafın ekonomik sıkıntıları sonucunda gelen açılım baskıları, ülkemizde Covid programını yöneten Bilim Kurulu’nun önerilerinin önüne geçmişti. Bununla birlikte bir erken açılım uygulaması başladı. Dükkanlar belirli kurallara göre açıldı. Halk kendini sokağa attı. Açılım kurallarının suistimal edilmesi sonucunda, virüs yayılım için istediği ortamı yakalamış oldu. Hasta sayıları hızla artmaya başladı. Bu esnada bir yıldan beri uygulanan kurumsal toplu organizasyon, seyircili spor karşılaşmaları, davetlilerin olduğu düğün organizasyonları yasak iken maçların yapılmadığı kapalı spor salonlarında binlerce kişinin katılım sağladığı kongreler yapılması büyük tepkilere yol açmıştı. Bu toplantılar her ne kadar önlemler dahilinde yapılsa da katılımcıların bilinçsizliği ve ortamın heyecanı ile maskeler çıkarılarak yapılan tezahüratlar, virüsün ortam içinde hızlı yayılmasına sebep oldu.

Bununla birlikte ulaşım altyapısının olmadığı bölgelerde kamu hizmetlerinin haricinde hizmet veren minibüs ile yolcu taşımacılığı sisteminde HES kodu uygulaması yapılmamaktadır. HES uygulaması yapılmayan bu taşıtlar, kapasitelerinin 3-5 katı yolcu alarak hizmet vermekteler. Sosyal mesafenin 30 santime düştüğü küçük kapalı taşıma ortamları, virüsün yayılımının en hızlı olduğu yerler oldu. İş, ekmek, aş kaygısı yaşayan insanlar, virüs bulaşma riskini düşünmeden bu ortamlarda bulunmak zorunda kaldı. Nüfusa oranla aşılanma hızının düşük olduğu ülkemizde ve yaşananların sonucunda virüs kontrolden çıktı. Hasta rakamları, Bilim Kurulu’nun hedeflerinin çok üzerinde oldu. Ve şimdi 29 Nisan itibarıyla tam kapanma adı altında kısıtlı kapanma uygulaması kararı alındı. Tartışmalara çok açık olacak bu tam kapanma sürecini hep birlikte izleyeceğiz. Şimdi 3 haftalık bir arınma süreci esnasında hastalar belirlenecek ve tedavi edilebilecek. İnşallah bu kapanma yani virüsten arınma süreci doğru yönetilir ve başarılı olur.    

RUSYA’NIN TÜRKİYE’YE UÇUŞ DURDURMA KARARI SİYASİ OLABİLİR Mİ?

Rus halkının tatil için en çok tercih ettiği ülke olan Türkiye’ye charter uçuşlar, 15 Nisan-1 Haziran dönemi için durdurulmuştu. Bu açıklama, 15 Nisan’da başlayan Rus turizm sezonunun başlayamaması anlamına geliyordu. Ancak Rusya Başbakan Yardımıcısı Tatyana Galikova, 1 Haziran sonrası satışlarda da temkinli olunması konusunda açıklamalar yapıyor. Buna karşılık Rusya, seyahat etmek isteyen vatandaşlarını mağdur etmemek için Mısır alternatifini açık bıraktı ve teşvik etti. Rusya’da hizmet veren Türk kökenli tur operatörleri bile ticari faaliyetlerini sürdürebilmek için Mısır’a yelken açtı. Rusya’nın aldığı bu kararın nedeni sadece Türkiye’de Covid vaka sayılarının artması mı yoksa siyasi mi? sorusunu akıllara getiriyor.  

Hatırlarsanız, 2015 yılında uçak vakası sonucunda Türkiye ile Rusya arasında turizm hareketi bir süre sona ermişti. Yakın dönemde de Türkiye-Ukrayna ilişkilerinin ilerlemesi, Rus makamlar tarafından dikkatle izlenmekteydi. Özellikle Ukrayna ile Rusya arasında Donbass bölgesinde yaşanan gerilime istinaden Ukrayna’nın Türkiye’den İHA ve SİHA satın alması, Rus makamları tarafından tepkiyle karşılandı. Karadağ savaşında büyük başarılara imza atan bu teknolojik silahların Ukrayna’ya satılması, Rus otoriteleri tarafından çok benimsenmedi. Yani kıssadan hisseye Rus makamların turizm hareketini Mısır’a yönlendirmesine sebep olabilir. Böyle bir durumun söz konusu olması ihtimalinin de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından değerlendirilmesi ve ilişki yönetimi konusunda girişimde bulunulmasında fayda olabilir.

Sonuç olarak, Türkiye’de vaka sayılarının artışı ve başka sebeplerden dolayı 3 haftalık bir kapanma ile karşı karşıyayız. Bu durum, ülkemizin turizm kazançlarını beklenmeyen bir şekilde olumsuz etkilemektedir. Oysa hayallerimizde nisan itibarı ile turizmde patlama yaşanması bekleniyordu. Bu durum, bana 30 yıl öncesinde Gebze-Haydarpaşa hattında pazarlamacılık yapan rahmetli Burhan Bey’in (Burhan Pazarlama) banliyö treninde halkı selamlama sözünü hatırlattı. Rahmetli sözüne “Avrupalı Ay’a, biz Haydarpaşa’ya. Sayın yolcular, bugün sizlere Uzak Doğu’dan, çekik gözlü insanların diyarından xxx ürününü getirdim” diye başlardı.  Şimdi içinde bulunduğumuz olağanüstü dönemde Avrupalı turist,Yunanistan’a, İspanya’ya; Rus turist Mısır’a yönlenirken, umarım biz kendi kendimize Haydarpaşa’ya gitmeyiz.

Dileğimiz, ülkemizin 3 haftalık kapanma esnasında bu sürecin haklımızın desteğiyle en olumlu şekilde atlatılarak, dünya turizminin yönünün yeniden Türkiye’ye dönmesinin sağlanmasıdır. Bu konuda ülke yönetimine desteğimiz sonsuz olacaktır.      

Kemal Sinmez

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER