Turizmde tercih edilen işveren olmak ya da olmamak

Yazar Gül Gürsoy

Turizmin birçok güzel tarafı var. Kimi şirketler kendilerini geliştirmek, trendleri takip etmek ve kalitelerini yükseltmek için çalışıyorlar. Kimi şirketler de “Nasılsa geliyor misafir” diyip kendini geliştirmeyerek, trendleri sadece DJ ve eğlence olarak yarım yarım uyguluyorlar. Her türlü, sektörde ne sunarsanız sunun bir alıcı kitlesi muhakkak oluyor.

İşin arkasında asıl kahramanlar olan hizmeti sunanların imkanları – tabii ki tartışmaya açık – çok nadir başarılı. Üniforma kalitesi, yemekhanede sunulan yemeklerin “sağlıklı beslenme” oranı, çalışma saatleri ve daha sayabileceğim birçok konu, bence yeteri kadar ciddiye alınmıyor. Oysa beklentiler yüksek. Üstelik her iki tarafta yüksek. Hem iş veren hem de çalışan tarafında…

Şimdi yazının gidişatından, makalenin “işverenlerin nasıl başarılı olabileceği” yönünde olacağını sanmış olabilirsiniz. Ancak HAYIR! Bu defa makale, otelinizde çalışan kişiye hitaben…

Baştan aşağıya deneyim üzerine kurulu olan bir sektörü öğretmek nasıl ele alınırsa verimli ve başarılı sonuçlanır diye düşünürken, aklıma geldi. Bir eğitim görevlisi olarak, konuyu öğretebilmek için çeşit çeşit formatlar üretebilirim; ancak karşımdakinin zihni, bilgiyi almaya hazır değil ise bir adım ileriye gidemeyiz.
Kalifiye personel bulmak, kaliteli hizmet vermek, şakır şakır yabancı dil konuşan, turizmi bir yaşam tarzı olarak benimsemiş kişiler, her otel sahibinin hayali. Acaba bu bir hurafe mi, yoksa gerçekte var mı tarif edilen şekilde çalışanlar?

Turizmde tercih edilen işveren olmak

Tercih edilen işveren olabilmek için sunulan imkanlar, insanların gözlerini kamaştırıyor; yüksek maaş, yan haklar, konaklama vs. ancak hepsi en fazla 6 aylık. Çünkü sezon o kadar… Geri kalan 6 ayda çalışan ya askıya alınıyor ya ücretsiz izne çıkarılıyor ya da sözleşmesi sona ermiş oluyor. Çok nadir kapalı otelde “Gel çalışmaya devam et” deniyor. Bu ayrılık süresi için de nasihat veriliyor bol bol; “Bak bu senin için fırsat, yabancı dilini geliştir, kişisel gelişimine önem ver.” Ancak NASIL yapılacağını anlatan yok!

Çoğu insan kendine bir hedef koyup, gelişime açık maddeleri aksiyon almak üzere sıralayabiliyor. Nasıl daha verimli, donanımlı, etkili profesyoneller olabileceklerini görebiliyorlar. Maalesef, benim gözlemlediğim kadarıyla birçok insan da nereden başlayacaklarını bilemiyor ve beklentilerini gerçekçi tutmakta zorlanıyorlar.

Kişisel gelişim bizi başıraya götürecek olan bir yolculuk ise; bu özveri, adanmışlık ve sabır gerektirir. Sadece ne yapılması gerekiyorsa üzerinde çalışmak yeterli değil, aynı zamanda nasıl, hangi sıralamada ve destek alacaklarınız üzerinde çalışmanız gerekir.

Bir eğitim ve gelişim yöneticisi olarak; sık sık, belirli bir miktarda iknadan sonra kendilerini nasıl geliştirebilecekleri konusunda fikirlerle dolup taşan insanlarla çalışıyorum. Aynı kişiler, genellikle ilk olarak neyle uğraşmaları gerektiği ve enerjilerini nasıl verimli bir şekilde harcayacakları konusunda da takipte kalıyorlar.

Kişisel gelişimi yapılandırmak için çerçeve olarak kullanabileceğiniz oldukça pratik bir araç var. Yeni sezon başlayana kadar kendinize, hayatınıza yatırım yapabilirsiniz bu aracı uygulayarak. İşin en güzel yanı da bunun için bir kuruş harcamanıza gerek yok. Bir kağıt, kalem alın ve şahsen gelişmek istediğiniz, merak ettiğiniz konuları yazın. Şimdi aşağıdaki adımları, bu yazdığınız konuları göz önünde bulundurarak sıraya koyun. Dört aşamada gerçekleşen uygulamada birinci adım, “Yüksek Etki ve Basit” başlığı altında ele alınıyor. Bu soruya yaklaşımımız, istediğimizi harekete geçirmek üzere. Burada yer alan konular, iştah ve güven oluşturmanın harika bir yoludur.

İkinci adım, “Yüksek Etki ve Uygulaması Zor” başlığı altına ekleyeceklerimiz. Bu aşamada iş için ivme oluşturmak amacıyla zaman ayırmanız gerekmektedir. Planlayın ama aşırıya kaçmayın. Her şey küçük adımlar ile başarıya ilerler. Bir sonraki ve üçüncü adımda “Kolay ve Düşük Etki” yer almakta. Kendinize özgüven verebilmek ve toparlanmak için yararlıdır. Bir başlangış adımıdır aslında. Buradaki konular, başarılı kişisel performans için desteğin temelini atan iyi bir yatırım olabilir.

Son olarak dördüncü adım da “Düşük Etki ve Düşük Yapılabilirlik”. Buraya yazdığınız konulardan tamamen kaçının ya da mevcut durumunuzda olanları değerli ve etkili kılmak için bu konuları yeniden çerçevelemek için kendinize meydan okuyun.

Gül Gürsoy
Gül Gürsoy

Konularınızı listelerken asıl dikkate alacağınız, sizin kendinizi görmek istediğiniz gelişim yolculuğu. İster bir zeytin bahçeniz olsun, ister yoğun trafik yaşanan bir şehirdeki dairede yaşıyor olun; kendinize sormanız gereken soru tek, “BEN NE İSTİYORUM?”

Bu pratik tekniği kullanarak bilinçli, verimli ve potansiyelini bilen, “tercih edilen çalışan” sınıfına girmiş oluyorsunuz. Böylelikle de karar mercihi SİZ oluyorsunuz ve SİZ karar veriyorsunuz; “Tercih edilen işveren olmuş mu, olmamış mı” karşınızdaki diye. İlham almak harikadır, ilham verici bir lider olmak ise muhteşem…

Gül Gürsoy
Eğitim ve Gelişim Yöneticisi, Yetenek Avcısı
Kariyer ve Yönetici Koçu

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER