Ülkeler kendini çeşitli yöntemlerle tanıtır, bu unsurlardan birisi de o ülkenin mutfağı ve mutfağından çıkan marka olmuş ürünlerdir. Peki biz mutfağımızı tanıtırken ne kadar dikkat ediyoruz? Bir Fransız’a, bir Alman’a yemeklerimizi ne kadar doğru lanse ediyoruz, hiç düşündünüz mü?
TÜİK verilerine göre 2015 yılında ülkemize 36 milyon 244 bin 632 yabancı uyruklu kişi, çeşitli bir amaçtan dolayı giriş yapmış. Kaçının aklında yemeklerimizin ismi kaldı tartışılır ama, ülkesine döndüğünde hangisi “Türkiye’de bir yemek yedim, adı mantı ya da adı keşkek ya da adı höşmerim” demiştir. Yüzde 0.05’i yakalamışsak ne mutlu bize. Maalesef bu konuda çok eksiğiz…
Radyo Reklam Seslendirme
Bazı örnekleri görelim; mantı (Turkish ravioli), lahmacun-pide (Turkish pizza), revani (semolina cake), kısır (bulgur salad), lokum (Turkish delight), erişte (noodle), yayla çorbası (yoghurt soup)…
Mutfağımıza ve yemeklerimize sahip çıkalım. Her alanda ülkemizi nasıl tanıtmak istiyorsak yemeklerimizle, eşsiz lezzetlerimizle, marka olacak ürünlerimizle de tanıtalım. Yabancı misafirimize döner servis ederken üstüne basa basa döner diyelim, kebap değil. Yabancı bir dostumuzla çarşıda gezerken lokumu beğenip almak istediğinde “Turkish delight” değil, lokum diyelim. İnsanların akıllarında orijinal isimleri kalmalı ki, ürünlerimiz ve yemeklerimiz hak ettiği değere ulaşsın ve markalaşsın.
Seslendirme Ajansı
Sağlıcakla…
Deniz YAŞAR