Turizmin hüzünlü hali: Karanlık Turizm

Yazar Haber Merkezi

Gezi veya turizm kelimeleri akıllara eğlence aktivitelerini getirse de aslında bazen geçmişteki acılar ve üzüntüler de insanların gezi sebebi olabiliyor. Özellikle 2000’li yıllar da popülerleşmeye ve son yıllarda git gide merak uyandırmaya başlayan yeni bir turizm kavramı olan Dark Tourism (Karanlık Turizm) ortaya çıktı. 

Yeni bir şehri ya da ülkeyi ziyaret ettiğimiz zaman, oradaki seyahat deneyimimizin bize yüzeysel değil tamamlayıcı bir his yaşatması adına oranın tarihini ve kültürünü de öğrenmeye çalışıyoruz. Müzelerini geziyor, orada doğmuş ünlü sanatçılarının eserlerini yakından görüyor, mimari simgelerini, tarihi yapılarını ziyaret ediyoruz. Ve aslında tam da bu yüzden, belki farkında bile olmadan, son yılların öne çıkan trendi ‘Dark Tourism’ kapsamında aktiviteler yapıyoruz. Çünkü insanlık tarihi, kimisi son derece hüzünlü kimisi ise gerçekten korkunç olaylarla dolu ve bu olaylar da bir ülkenin ya da şehrin kimliğinin ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Bu nedenle de herhangi bir yere seyahat ettiğimizde gerek tarihi gerekse daha güncel trajedilerin izini sürmüş oluyoruz.

Yüzlerce kişinin ölümle buluştuğu antik kent Pompei
KOLOZYUMDAKİ İDAMLAR, KARANLIK TURİZMİN İLK ÖRNEĞİ

Türkçe’de ‘hüzün turizmi’, ‘karanlık turizm’ ya da ‘kara turizm’ gibi isimlerle anılan bu kavram ilk kez 1996 Glasgowlu akademisyenler Lennon ve Foley’in akademik incelemelerinde yer aldı. Ancak aslında insanlığın karanlık turizm aktivitelerine merakı çok daha eskilere dayanıyor. Örneğin Kolezyum’da gladyatörlerin ölümüne dövüşmelerini ya da idamları izlemek için toplanan yüzlerce kişiyi karanlık turizmin ilk örnekleri arasında saymak mümkün.

Günümüzde ise aslında turistik açıdan pek çok popüler nokta karanlık turizm kavramının kapsamında. Savaşların, soykırımların ya da afetlerin yaşandığı yerler, toplama kampları ve hapishaneler, mezarlıklar hatta bazen sadece görüntüsüyle ürkütücü olan yerlerin tümü karanlık turizm destinasyonları arasında sayılabilir.

Berlin’de yer alan Holokost Anıtı
KARANLIK TURİZMDE POMPEİ ÖRNEĞİ

Örneğin tarihin en kötü nükleer santral felaketinin yaşandığı Çernobil’e düzenlenen turlar tam bir kara turizm örneği. İtalya’nın en popüler destinasyonlarından olan, bir yanardağ patlaması sonucu küllerle kaplanan ve yüzlerce kişinin ölümle buluştuğu antik kent Pompei de de karanlık turizme güzel bir örnek.

11 Eylül terör saldırılarıyla yerle bir olan İkiz Kuleler’in yerine yapılan Ground Zero Anıtı
ANNE FRANK’IN EVİNDEN AUSCHWİTZ’E, HİROŞİMA’DAN GROUND ZERO’YA

Amsterdam’da bulunan Anne Frank’ın evi; Berlin Duvarı ve yine Berlin’de yer alan Holokost Anıtı; İkinci Dünya Savaşı’nda korkunç trajedilerin yaşandığı Auschwitz Toplama Kampı; atom bombasıyla yerle bir olmuş Hiroşima ile Nagazaki ve Paris’te birçok ünlü ismin mezarının yer aldığı Père Lachaise Mezarlığı; Drakula’nın şatosu olarak da bilinen Bran Şatosu; Alcatraz Hapishanesi de karanlık turizmin en bilindik destinasyonlarından. Daha güncel bir örnek de 11 Eylül terör saldırılarıyla yerle bir olan İkiz Kuleler’in yerine yapılan Ground Zero Anıtı ve Müzesi. Türkiye’deki karanlık turizm noktaları arasında ise Gelibolu Milli Parkı’nı, Sinop Cezaevini ve Kayaköy’ü sayabiliriz.

Tarihin en kötü nükleer santral felaketinin yaşandığı Çernobil
DARK TOURİST BELGESELİ İLE ÜRKÜTÜCÜ DENEYİMLER

Elbette bu işin gerçek meraklıları bu popüler noktaların çok daha ötesine geçip, daha ekstrem deneyimler yaşamayı da seçebiliyor. Özel ayinlere, törenlere katılmak, tehlikeli bölgelere seyahat etmek ve hatta bir gemi ya da uçak enkazını yakından görmek gibi uç deneyimlerin peşinde koşanlar da yok değil. Eğer karanlık turizm kavramı ilginizi çektiyse Netflix’teki Dark Tourist isimli belgeseli izleyerek insanların yaşamayı tercih ettiği bu tuhaf ve ürkütücü deneyimlere şahit olabilirsiniz.

Kaynak: Brandlifemag.com

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER