Geçen yıl hızla yükselen turizm verileri ile yüzümüz gülmüş, Dünya’nın en çok turist alan 6. ülkesi konumumuzu korumuştuk. Bu verilere dayanarak Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2020 yılı için 50 milyon turist ve 40 milyar dolar gelir öngörmüşlerdi. Bu hedeflere ulaşmak için 180 milyon dolarlık rekor bir bütçe, ülke tanıtımı için kullanılmak üzere ayrılmıştı. Hedeflerimiz büyük, inancımız tam, tesislerimiz lüks, milli havayolumuz genç ve destekçiydi.
Tanıtımın ilk ayağı ocak ayında Hollanda’da yapılan Utrecht fuarında gövde gösterisi yapıldı. Otelcilerimiz ve operatörlerimizin yüzleri gülüyor, büyük bağlantılar yapıyorlardı. Ocak ayının son günlerinde Çin’den acı bir çığlık yükseldi. Tıbbi adıyla COVID-19, halk diliyle CORONA VİRÜS, Çin halkını hasta etmiş ve Dünya’ya korku salıyordu. Ülkemizde yapılan EMITT turizm fuarı esnasında Çin’e olan uçuşlar tek tek iptal ediliyor, Çin’in Dünya ile bağlantısı kesiliyordu. Dünya, Çin’i virüsle baş başa bırakmış, kendi sınırları içine hapsetmişti. İlk defa virüsün bu korkunç yüzüyle karşı karşıya kalan tıp otoriteleri, çaresizlik içinde sadece “Evde kalın, sokağa çıkmayın” uyarısı yapıyordu. Ancak virüs sokağa çıkmış, uçağa binmiş; İtalya’ya, Yunanistan’a, İspanya’ya, İran’a, Türkiye’ye, yani tüm Dünya’ya yolculuğuna başlamıştı. Her uçağın inişinde milyonlarca virüs yeni yolculuklara çıkıyor ve hızla yayılıyordu.
Seyahati seven virüs turizme katkı sağlamıyor, her gittiği noktada hayatı durduruyor ve tüm sektörlerle birlikte turizmi olumsuz etkiliyordu. Bu süreçte korku ayyuka çıktı. Dünya’nın en büyük turizm fuarı ITB ,son dakikada kapılarını açmayacağını anons ediyor ve iptal ediliyordu. Bu fuarın iptali ile turizmin şah damarı kesilmiş ve kan kaybı had safhaya çıkmıştı. Virüs kısa sürede insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaştı ve hızla yayılarak Dünya’da 20.000 insanın canını aldı. Artık insanların korkusu nükleer silahlar değil, sadece COVID-19’du.
TURİZMDE 3 ADIM İLERİ, 1 ADIM GERİ
Virüsün etkileri, son üç yıldan beri yükselen turizm grafiğimizi yerle bir etti. Uçuşlar yasaklandı, uçaklar yere indi, rezervasyonlar iptal edildi, hayaller yıkıldı, hedefler yerle bir oldu. Ortalama her üç yılda bir ülkemizin başında dönen kara bulutların yarattığı fırtınalar, bu defa global bir kasırgaya dönüştü. En çok kaybedenler mi? Tabi ki turizm beklentileri en yüksek olan ülkelerin başında İtalya, İspanya, Fransa, Türkiye vs… Bazen iç nedenlerle bazen global sorunlar sebebiyle son 10 yılda Türk turizmi 3 adım ileri, 1 adım geri gitti. Alıştık bütün bunlara ama şimdiye kadar en etkilisi COVID-19 kirizi oldu. Cumhuriyet tarihinden beri en çok otel kapattıran olay ile karşı karşıyayız. Her şeyden önce insan sağlığı çok önemli. Oteller kapanır, kriz geçer, her şey düzelir ve tesisler yeniden açılır. Ancak hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, turizmde yeni bir dönem başlayacak.
OTELLERDE HİZMET ANLAYIŞINA CORONA ETKİSİ
Yaşanan tüm bu olaylardan en çok nasibini, toplumun kullanımına açık olan işletmeler ve oteller aldı. İnsan sağlığı üzerinde büyük etkisi olan Corona virüsüne karşı kişiye özel mülkiyet olmayan ve çok kişinin kullanımına açık olan oteller, en ciddi önlemleri alan işletmeler oldu. İlk olarak tesisler dezenfektanlar ile periyodik olarak dezenfekte edilmeye başlandı. Ortak kullanımı olan havuz ve Spa alanları kapatıldı. Virüsün yayılmasını engellemek için açık büfe servisler yerine kişiye özel tabak servisleri tercih edilemeye başlandı. Çalışan personel maske ve eldiven ile görevlerini yapmaya başladı. Oteller yaptıkları koruyucu tedbirleri sosyal medyalarında seyahat severlere gururla duyurdu. Ancak insan sağlığı her şeyden önemliydi. Devlet yöneticilerinin ciddi uyarıları ve zorunlu önlemleri sonucunda sağduyulu bilinçli insanlar tüm seyahatlerini iptal etti. Bunun sonucunda azalan seyahatlere istinaden oteller bir bir kapandı.
Ancak seyahat acenteleri, otellere gönderdikleri anketler ile bugünlerde yeni süreci başlattı. Krizi erken sonlandırmak ve çıkışında hızla yükselmek için iş ortaklarını denetlemeye başladılar. Gönderilen anketlerde otellerin özellikle Corona salgını esnasında aldıkları önlemleri, bu önlemlerin tekrarlama periyotlarını ve hangi dezenfektanları kullandıklarını, kullanılan kimyasalların Dünya Sağlık Örgütü tarafından onaylarını vs. gibi birçok detayı öğreniyorlar. Acenteler, otellerin genel bilgilerine ek olarak sistemlerine bu bilgileri de eklemeye başlıyor. İlgili bilgileri en iyi sağlayan ve en geçerli tedbirleri alan tesislerin seyahat severler tarafından önemle değerlendirileceği ve tercih edilirliği arttıracağı aşikar. Yani virüs salgını sonrası oteller yeni dönemde Corona mutasyonuna uğrayacak. Bu, otelcilikte yüksek maliyetlerle sağlık kurallarının ön plana çıktığı yeni bir hizmet anlayışı demek. Bu hizmetleri iyi yapanlar çok kazanacak.
Ümidimiz, ülkemizdeki tüm otellerin bu yeni dönemi hızla algılamaları ve salgın hastalıklara karşı yeni dezenfektasyon önlemlerini periyodik olarak tekrarlamaları ve krizden çıkışa hazır olmalarıdır. Bu kayıp günlerin haziran ayı itibarı ile beklentileri aşan rakamlar ile telafi edileceğine inanıyoruz. İnsan zekası kısa sürede bu soruna çözüm bulacak ve biz yeniden 1 geri adımı geride bırakarak, yükselişe geçeceğiz. Yeniden tekrarlıyorum; “Hedeflerimiz büyük, inancımız tam, tesislerimiz lüks, milli havayolumuz genç ve destekçi…”
Yolumuz açık olsun…
Kemal SİNMEZ
