ECE’nin Seyir Defteri: Özde farklılıklara değer vererek yaşamak mümkün

Yazar Ece Süeren Ok

Ötekileştirmeden, sözde değil özde farklılıklara değer vererek yaşamak mümkün. Henüz her yerde başaramasak da… 2011 yılından bu yana lisanslı eğitmenlerinden biri olduğum Zumba Inc., bana göre bu konuda örnek alınacak şirketlerden biri.

ENERJİ, TUTKU, BAĞLILIK

Birçoğumuz Zumba® denince dans, fitness algılasak da Zumba® aynı zamanda şirketin de ismi. Konu kurumsal hayat olunca, insan kaynakları gözlüğümü takmadan bakamıyorum olaya. Şirketin en örnek alınası özelliklerinden biri gerçekten farklılıklara değer verip, ötekileştirmeden her bir bireyi eşit görüp, dahil etmesi. Bugün birçok şirket ve ülkede konuşulan, ayırımcılık sıfatlarından din, dil, ırk, cinsel tercih vb. sıfatlar bu şirkette yok. Bu da inanılmaz bir enerji, tutku ve bağlılık getirirken, hem eğitmenlerinin hem de şirketin birlikte büyümesini sağlıyor.

ECE'nin Seyir Defteri zumba

ZUMBA’NIN HİKAYESİ

Biraz tesadüfi başlayan Zumba’nın hikayesi de çok özel. 1986’da Beto (Alberto) Perez, eğitmenliğini yaptığı aerobik sınıfında kullandığı aerobik müzikleri kasetini unuttuğu için, arabasındaki geleneksel salsa ve merenge müziklerinden oluşan kasetleri alır ve aerobik için geleneksel olmayan bu müziklerle doğaçlama bir ders yapar. Ders çok beğenilir. Derse katılanlardan biri, Alberto Perlman’ın annesidir. Ve ikisini bir araya getirir.

FITNESS DÜNYASINI DEĞİŞTİREN 3 ALBERTO

Alberto Beto Perez; Alberto Perlman ve Alberto Aghion ile bir araya gelir ve bu üçlü, ilk Zumba demosunu ortaya çıkarır. Sonuçta 3 Alberto, fitness camiasının gidişatını değiştirir. Bugün Zumba, ABD’nin en karlı şirketlerinden biri olarak tüm dünyada fitness eğitmenleri yetiştirmekte, lisanslı kıyafet üretimi ve müzik prodüksiyon çalışmaları yapmaktadır.

FARLILIKLARIN GÜCÜ

Başarı tabi ki yazıldığı gibi kolay gelmemiştir. Ancak geçtiğimiz hafta 20. yıl partisini YouTube canlı yayınından muhteşem bir fitness partisiyle kutlayan Zumba®’nın başarısı altında, farklılıkların gücünün yattığına inanıyorum. Sosyal izolasyon öncesinde de her ulusal ya da uluslararası konferansa, eğitime gittiğimde bunu fiziksel olarak da hissediyordum. Farklılıkların dahil edilmesi konusunu bütünsel olarak ele alan şirketin dizayn ettikleri programlardan birkaç örnek vermek gerekirse;

  • Fitness, özellikle de grup fitness dersleri, yoğun kardiyo dersleridir ve genellikle yaş olarak 60’ın altındakiler ve yüksek fiziksel gücü olanlara hitap ederler. Ancak Zumba®’nın Zumba® Gold programı, özellikle 65 yaş üzerine, fiziksel olarak ayakta hareket edemese de oturduğu yerden eklemlerini hareket ettirebileceği ve keyifle katılabileceği derslerdir.
  • Çocuklar için Zumba® Kids ve Kids Jr.,
  • Anne-bebek bağı için ayrı bir Zumbini programı geliştirmiştir.

Bunlar birkaç örnek ama esas değerli bulduğum konu; siz Eğitmen (ZIN), Eğitmenlerin Eğitimcisi (ZES) ya da Koreograf (ZJ) olmak istediğinizde kimse sizin yaşınızı, renginizi, kilonuzu, boyunuzu, kaç çocuğunuzun olduğunu, hangi dinden olduğunuzu, sevgilinizin hangi cinsiyetten olduğunu sorgulamıyor. Sormuyor bile… Sadece ve sadece eğitimleri almanız, çalışmanız, gereken sınavları geçmeniz ve tecrübe edinmek için mentorlarla çalışmanız yeterli. O yüzden de dünyanın neresinde bir Zumba® dersine giderseniz yabancılık çekmeden, müziğin ritmi ile oraya ait hissediyorsunuz.

Bugünün kaos dünyasında hepimizin aradığı da bu, yani yargılanmadan olduğumuz gibi olmak… Ve 20. yıl fitness partisinde bu farklılıkların getirdiği gücü bir kere daha görüyorsunuz. Tüm şirketlerin ve hatta tüm dünyanın yapmak istediği de bu değil mi?

ECE SÜEREN OK / Güzelbahçe – İzmir

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER