Toplumsal mutabakat sağlanmadan yapılar müzeye dönüştürülmemeli

Yazar Kadir Toprakkaya

Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’in Edirne Sinagogu’nun yeniden işlevsellendirilmesine dair yaptığı açıklamalar, Müzecilik Meslek Kuruluşu Derneği olarak, Türkiye’de müzelerin tanımı, mekânların müzeleştirilme gerekçeleri ve müzelere yüklenen işlevler üzerine görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşma ihtiyacı doğurdu.

Restorasyonu tamamlanmakta olan Sinagog’un ibadete açılmak yerine müzeye dönüştürülmesinin sert bir dille önerilmesinde, müzenin yapısal olarak, bir cemaatin “cezalandırılmasında” araç olarak kullanıldığını görüyoruz. Bu ifade ve yaklaşımda, müzeleştirilen bir binanın toplumun bir kesimiyle ilişkisinin kesilmesinin hedeflendiğini düşünüyoruz. Oysa müzeler, eserleri ve yapıları korumak ve sergilemekle birlikte onların toplumsal işlevlerini anlatmak ve yaşatmak için de var olan kurumlardır. Bir mekanın müzeye dönüştürülmesi önerisi ve tartışması her zaman birçok konuyu derinlemesine analiz etmeyi, toplumsal onaya ve kolektif tartışmaya açmayı gerektirir. Fikir aşamasından itibaren tepkilerle karşılanan, hızla ve planlanmadan atılan müzeleştirme adımları geride ziyaretçisi olmayan, soğuk ve işlevsiz mekânlar bırakmaktadır. Ziyaretçisi olmayan bir müze varoluşunu yerine getiremez. Bu tavır, Türkiye’de henüz yeşermekte olan müze gezme arzusunu da zedeleyecek ve toplumda müzelerin sıkıcı, soğuk ve mesafeli mekânlar algısını destekleyecek yöndedir.
Haziran 2014’te Topçu Kışlası inşasına dair yapılan açıklamalarda, “Gezi Parkı’nda bir kent müzesi kurulacak” ifadesinin ağaç kesimini meşrulaştırıcı bir gerekçe olarak öne sürülmesini de hatırlayarak, müze tanımının ve müzecilik algısının hem yerel hem de merkezi yönetimce uygulanan devlet politikalarındaki kullanım şeklinden endişe duyuyoruz. Bu bağlamda, Müzecilik Meslek Kuruluşu Derneği olarak, Türkiye’de müzelerin, güncel tartışmalarda, çağdaş müzecilik anlayışına uygun bir şekilde yer bulmasını umut ediyoruz.

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER