Portekiz’in güzel mi güzel Sao Miguel Adası

Yazar Elif Kıralioğlu

Geçtiğimiz aylarda Portekiz’e bağlı Azor özerk bölgesinin 9 adasından biri olan Sao Miguel Adası’nın en güzel belediyelerinden Ponta Delgada’yı ziyaret ettik arkadaşlarımla. Ponta Delgada, aynı zamanda Azor Takımadaları’nın da başkenti.

Genel olarak biraz bahsetmek gerekirse, Azor Adaları’nı 15. yüzyılda İtalyan gemicileri bulmuş. Adalar, 1580-1640 yılları arasında İspanyol yönetiminde kalmış. Bu tarihten sonra Portekiz egemenliği altına girmiş ve 1980’den sonra tam özerk bir statüye kavuşmuş. Patates, üzüm, tütün, çay, tropikal tarım ürünlerinden muz, avokado, ananas, şekerkamışı, yüksek bölgelerde de mısır yetiştiriyorlar. Ayrıca turizm, büyükbaş hayvan yetiştiriciliği, et ve süt üretimi de gelir kaynakları arasında. Canlı hayvan, tereyağı, peynir ihracatı yapıyorlar. Portekiz’in süt üretiminin dörtte biri buradan sağlanıyormuş.  Sıcak ve ılıman bir iklimi var, yıllık ortalama sıcaklık 18 derece. En sıcak ay Ağustos ve sadece 21 derece, yani sıcağı çok sevmeyenler için çok ideal bir gezi yeri. Ayrıca balina ve amber balığı avlama üssü, bu sebeple balina izleme turları yapılıyor.

Sao Miguel

Lizbon ve Porto şehirlerini gezdikten sonra Lizbon’dan Ryanair Havayolları ile 3,5 saatlik yolculuk sonunda Ponta Delgada Joao Paulo II Havaalanı’na vardık. Azor Takımadaları; Atlantik Okyanusu’nda, Lizbon ile New York’un tam ortasında. Konumu itibariyle çok da bilinen bir yer değil, açıkçası biz de pek bilmiyorduk. Tekstil mühendisi bir grup arkadaşım, dünya çapında her sene düzenlenen bir tekstil konferansına katıldılar ve bu sene konferansın bu adada organize edilmesine karar verilmiş. Böyle güzel bir ada görme şansını kaçırır mıyım, ben de atladım onlarla uçağa. Gitmeden önce detaylı araştırmıştık, çok güzel manzaralar ile karşılaşacağımızı biliyorduk ancak bu kadarını tahmin edemezdim. Avrupa seyehatlerimde kuzeyi, güneyi, batısı, doğusu birçok yer gezme fırsatım oldu, böyle büyülendiğimi hatırlamıyorum. Hem Avrupa’da hem tropik, hayli enteresan bir yer. Volkanik bir ada olduğundan termal su, kaplıcalar açısından çok zengin; şelaleler, büyük botanik bahçeler, dev ağaçlar, ananas seraları, yeşilin her tonu, nefis manzaralar, insanın gözü de ruhu da doyuyor.

Sao Miguel

Booking üzerinden yazışarak Sao Miguel Adası’nda lokal bir ev kiraladık. Evler gayet geniş ve modern, biz çok sevdik evimizi ve ev sahibimizi de. Yalnızca adada evler dahil internet hızı problemi var. Merkezde bildiğimiz klasik az katlı ada evleri, şirin dar sokaklar, küçük kiliseler, cafeler, hem yerel hem dünya mutfağından lezzetler sunan şık restoranlar, çeşit çeşit ağaçlarla dolu geniş parklar mevcut. Sokakları keşfe çıkıyoruz, bol bol yürüyoruz. Deniz kenarında da yanyana sıralanmış bir sürü cafe var. Jet ski yarışı izlerken tatlı ve kahve keyfi yapıyoruz. Micaelense Tiyatro Binası’nda konferansın düzenlediği tanışma kokteyline katılıyoruz ve ardından akşam yemeği için rezervasyon yaptırdığımız restorana geçiyoruz. En ünlü balıkları olan Bacalhau’yu bir de adada tadalım istiyoruz. Lisbon ve Porto’do da denemiştik. Çeşitli şekillerde pişirebiliyorlar bu balığı. Bizim kebabımız ne ise Portekiz’in bacalhau’su o diyebilirim. Gastronomi düşkünlerini, özellikle balık ve deniz mahsülleri sevenleri mutlu edecek bir mutfağı var Portekiz’in. Balığa doyum olmaz hoş da gözümüz doyuyor en azından. Hangi öğün olursa olsun ya da nerede yiyorsanız yiyin ahtapot salatasını ortaya atıştırmalık olarak getiriyorlar. Bizdeki zeytin/zeytinyağı gibi. Ayrıca aromalı et yahnileri, tatlıları ve çeşitli yerel üretim içecekleri de oldukça leziz.

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-25

İkinci ve üçüncü günümüz için bu sefer adanın çevresini gezme planı yaptık. Metrelerce yukarılara çıkıyorsunuz ve şahane manzaralar sizi bekliyor. Biz adayı yerlisi kadar bilemeyeceğimizden en uygunu taksi tutmak. Adanın civarını böyle günübirlik gezmek için özel taksiler var, pazarlık edip bir günlük anlaşıyorsunuz.. Şansımıza samimi iyi bir şöföre denk geldik, neticede sıcakkanlı ada insanı işte. O yüzden her iki gün için de kendisiyle anlaştık. Görülecek yerler anlamında turist rehberi gibi bizi yönlendirdi, anlattı, bol bol fotoğraflarımızı çekti. Şöyle geçin, böyle durun diye komutlar bile verdi, güldürdü bizi.

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-30

Malum böyle şahane manzaralar olunca fotoğraf çekmeye çektirmeye doyamıyor insan. Lagao de Sete Cidades, yani Gözyaşı Gölü, dağlarla çevrili bir alanda daracık bir köprü ile ayrılan ikiz göllerden oluşuyor, üzerinde uyuyan volkanik krater yer alıyor. Bölgedeki en büyük su kitlesi ve takımadalardaki en önemli tatlısu kaynaklarından biri. Gölün iki tarafındaki suyun renk, sıcaklık ve tuzluluk gibi birçok özelliği de birbirinden farklı. Ardından Lagoa De Fogo, yani Yangın Gölü’nü görüyoruz. Sao Miguel Doğa Parkı’na entegre edilmiş, çevresinde yapıma izin vermeyen hükümet tarafından korunan bir bölge burası. Manzaraya doya doya bakıp fotoğraflar çekip devam ediyoruz. Ananas ekimi için ünlü Faja de Baixo bucak köyü başlıyor. Ananas tarlalarında onlarca ananas serası görüyoruz. Hemen durduruyoruz şöförümüzü, seraları işleten kişilerden izin alıp seraları geziyoruz. Elbette İstanbul’a götürmek üzere satın alıyoruz.

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-35

Sonrasında Furnas bölgesini geziyoruz. Furnas, Sao Miguel Adası’ndaki üç aktif merkez yanardağlardan en doğuda olanı. Doğal volkanik ısı ile volkanik toprakta pişmiş ünlü yerel Portekiz güveci Cozido das Furnas’ı deniyoruz. Et konusunda oldukça seçici olan ben bu yemeği sevdim. Parque de Campismo do Nordeste Parkı’nda yemyeşil ağaçların arasından şarıl şarıl akan şelaleleri görmeniz gerek. Sessizlik, bol oksijen, yemyeşil doğa ve sadece şelalenin sesi… İçimiz huzur doluyor.

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-19Ponta Delgada doğumlu bir şairin isminin verildiği Jardin Antero de Quental, Antero Quental’in bahçesini varıyoruz. Kocaman bir bahçe burası, saatlerce dolaş dolaş bitmiyor, neredeyse kayboluyorduk. Dev ağaçların, çeşit çeşit rengarenk bitkilerin olduğu doğal botanik bahçeyi gezerken dev ağaçların ortasında kocaman bir mineral kaplıca görüyoruz ama resmen çamur renginde gerçek bir kaplıca. Direk dalıyoruz suya. Nasıl bir keyif, hava serince hafif yağmurlu ve biz açık havada dev ağaçların arasında sıcacık kaplıcadayız. Bir saatten fazla kaldık sanırım. Yalnız eski bir bikini/mayo götürmek gerekiyormuş. Su bikinilerimizi kopkoyu boyadı. Akşam evimizde çıkarana kadar epey uğraştık. Adada volkanik kraterlerin çökmesiyle oluşan böyle pek çok doğal yüzme havuzu da mevcut. Çay ekim tarlaları ve çay fabrikası da var. Azorlar’da plajlar ön planda değil, yüzmek ve dalmak mümkün ancak bunun yerine daha çok kültürel aktiviteler ve doğa sporları ön planda. Trekking, teknecilik, kayaking, golf, yamaç paraşütü olanakları sunuyor. Eminim dünyada ne güzel adalar vardır ancak gördüklerime kıyasla çok farklı buldum. Jeolojik ve su oluşumlarıyla gerçek bir doğa severin öncelikli tercih edebileceği bir ada burası. Balayı programları için de tavsiye edildiğini okumuştum.

Gerçekten cennet herhalde buraya benzer bir yerdir dedirtiyor.

Sevgiyle kalın,

Görüşmek dileğiyle…

Elif KIRALİOĞLU

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-32

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-20   portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-27

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-34

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-24

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-33

portekizin-guzel-mi-guzel-sao-miguel-adasi-26

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER