Eğitim sisteminde değişim zamanı

Yazar Ahmet Ferda Seymen

Son bir aydır ortaöğrenim ile ilgili okuduğum makaleler, dünyada teknoloji ve bilişim sektörlerinin gelişmesiyle ülkelerin ortaöğrenim müfredatını buna göre nasıl şekillendirdiklerini anlamama yardımcı oldu. 2012 senesinde Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanmaya başlanan ve kısa adıyla STEM (Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) olan eğitim sistemi devreye girmiştir. STEM’in Türkçe karşılığı KÖK anlamına gelmektedir.

“STEM” aslında küçük yaşlarda sahip olduğumuz “yaratıcılığı” kullanarak, destekleyerek, tetikleyerek (ki ne hikmetse liseye gelen öğrencilerimizde kırıntısı kalıyor) problem odaklı çalışmaya, çocuklardaki “merak” duygusundan yola çıkarak çözümler bulmaya odaklı bir sistem. Matematiği veya feni ders olarak değil, edindiği bilgileri hayatında uygulamasına olanak sağlayacak bir proje. Bunun için belki de en önemli adım, disiplinler arası işbirliği olarak açıklanmaktadır. (http://www.egitimdeteknoloji.com/author/dalida-ekbenli)

Ahmet Ferda SeymenGeçtiğimiz ay içerisinde Bahçeşehir Okulları Beşiktaş Kampüsü’nde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfredat değişikliğinin tartışıldığı seminerde aldığım bilgilere göre, ülkemizde ancak bu yıl STEM ile ilgili altyapı çalışmalarının başladığını ve bu konuda öğretmen yetiştirilmesine karar verildiğini öğrendim. İlk ve en temel aşama olarak üniversitelerin Bilgi-İşlem/Bilişim bölümlerinden çıkan pedagojik eğitim-odaklı öğretmenlerin yetişmesi, oldukça önemli bir başlangıç. Tabi ki böylesi bir projede sonuçların başlangıçtan en az beş sene sonra alınabileceğini de unutmamak gerekir.

Diğer dikkati çeken konu ise, eğitimde “kodlama” sisteminin yaygınlaştırılması hususu. Bu konu ile ilgili makaleleri okuduğumda sistemin Türkiye’de 2017 senesi itibariyle denemeye alınacağından bahsedilmektedir. Kodlama kısaca: “Bilgisayar yazılım programının ilk adımı olan kodlama; bilgisayarda yazılım, uygulama ve web sitesi oluşturmayı mümkün kılan bir dilde elektronik olarak yazmak anlamına geliyor. Yüzlerce kodlama dili var. Bu temel bilgi öğrenildiğinde, bilgisayarda kendi yazılım, uygulama ve web sitenizi yapmanız mümkün olabiliyor.” (http://www.hurriyet.com.tr/10-soruda-kodlama-egitimi-40076661)

Bu sistemde ana amaç, çocukların kodlama programları öğrenerek yetiştirilmesi olup, buna da anaokulundan başlayıp, ilk ve orta öğrenim ile liselerde değişik ve gelişmiş yazılım programlarının öğretilmesiyle gerçekleştirilmesidir. Bu sistem yine Amerika, İngiltere ve Almanya gibi gelişmiş ülkelerde halihazırda uygulanmaktadır. Bu konulara paralel olarak Almanya çıkışlı Endüstri 4.0 sisteminin üretim endüstrisinde, özellikle fabrikalarda kullanılmasını amaçlayan akıllı fabrikalar ve üretim merkezleri kurmak ve big-data, data-minening gibi verilerin toplanması, tasnif edilmesi, birbirleriyle senkronize olarak haberleşmesinin sağlanmasını içermektedir. Bu konu ile ilgili makale aşağıdadır:

Endüstri 4.0’ın amacı

Endüstri 4.0 temel olarak bilişim teknolojileri ile endüstriyi bir araya getirmeyi hedefliyor. Ana bileşenlerinden ilki Yeni Nesil Yazılım ve Donanım, yani bugünün klâsik donanımlarından farklı olarak düşük maliyetli, az yer kaplayan, az enerji harcayan, az ısı üreten, ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikte çalışan donanımlar ve bu donanımları çalıştıracak işletim ve yazılım sistemlerinin kaynak ve bellek kullanımı açısından tutumlu olması hedefidir. İkinci ve belki de en önemli bileşen ise Cihaz Tabanlı İnternet (İng. Internet of Things), yeryüzündeki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldığı, her türlü araç gerece entegre edilmiş, sensör ve işleticilerle donanmış, internet bağlantılı akıllı elektronik sistem. Bu sisteme kısaca Siber-Fiziksel Sistemler de diyebiliriz. Üretim sürecinde fabrikalardaki makinelerde siber-fiziksel sistemlerin kullanılması demek, insanlardan neredeyse bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilecek ‘akıllı fabrikalar’ demektir. Eğer Endüstri 4.0 stratejisi gerçekleşirse üretim süresi, maliyetler ve üretim için ihtiyaç duyulan enerji miktarı azalacak, üretim miktarı ve kalitesi artacak. (https://tr.wikipedia.org/wiki/End%C3%BCstri_4.0)

Gelişmiş devletler, teknolojik alanda üstünlüklerini sürdürmek için milyarlarca dolar yatırım yapmaktalar, bu alanda tüm dünyaya kendi geliştirdikleri ve patentli markalarını, sistemlerini satmaktadırlar. Bu başarıyı her sektörde öncü ve trend belirleyici olarak sürdürmektedirler. Üstünlüklerini sonsuza kadar korumak ve hep önde olmak onların vazgeçilmez hedefidir.

Bu hafta başında NASA tarafından yapılan açıklamada, dünyaya benzer ve muhtemel yaşam koşulları bize yakın olan 7 gezegenin bulunduğunu ve bunlardan 3 tanesinde geniş su rezervlerinin olduğu belirtildi. 40 bin ışık yılı uzaklıkta olan gezegenlere halihazırda gitmek mümkün olmasa da, NASA’nın yaptığı açıklamadan da anlaşılacağı üzere, yeryüzü kaynaklarının tükenmesi ve insanlığın kendi neslini yok etmesinden önce yeni buluş ve keşiflerin yapılması gerekmektedir. Bunun için STEM, KODLAMA, ENDÜSTRİ 4.0 gibi daha nice sistemlerin çok hızlı bir şekilde yapılandırılması ve işletilmesi gerekmektedir.

Sonuç olarak, “Türkiye bu projelerin içinde olabilir mi” konusu ve gelecek nesillerin bu doğrultuda nasıl yetiştirilecekleri önem kazanmaktadır. Aşağıdaki konularda hangi aşamada olduğumuz ve nasıl hazırlanmamız gerektiği masaya yatırılmalıdır.

1. Türkiye önemli sektörlerde patent üretebilecek düzeye nasıl gelecektir? (telekomünikasyon, uzay, otomotiv, vs.) Mevcut eğitim sistemimiz bu alanları kapsamaktamıdır? Değilse nasıl yapılandırılmalıdır?

2. Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği müfredat, gelişmiş ülke eğitim sistemlerini takip etmekte midir?

3. Klasik eğitim sistemi dışına çıkılarak anaokulu ve ilkokul aşamasında yetenek ve performansa dayalı bir eğitim sistemi uygulamak mümkün müdür?

4. Fen, Matematik ve Bilişim konularına ağırlık veren, deney ve araştırmaya dönük bir eğitim sistemi oluşturmak mümkün müdür? Bu konuda altyapı nasıl oluşturulmalıdır?

5. Temel eğitim sisteminde Fen, Matematik dışında insanın ve ülkenin gelişmesi için gerekli olan sosyal alanlarla ilgili nasıl bir öğrenim sistemi oluşturulmalıdır? (Güzel sanatların dalları, Felsefe, Sosyoloji, Psikoloji, Tarih, vs.)

6. Klasik eğitimin dışına çıkılarak lider ülkelerin lisanları, ekonomileri, üretimleri, buluş ve icatlarına dönük bir eğitim ve öğrenim kurgulanabilir mi? Böylelikle bu konuda geri kalınmışlık ve eksiklik daha hızlı kapatılabilir mi?

7. Klasik okul kavramını değiştirip uzaktan öğrenim, internet üzerinden eğitimin sağlanması ile eğitimde reform sağlanabilir mi? Bu alanda hem fiziki (tesis) hem de (öğretmen) sayısının azalması ile elde edilecek tasarrufun daha geniş kitlelere eğitim imkânı olarak sunulması mümkün müdür?

8. Klasik soru-cevap mantığı dışında tüm eğitim araç-gereçlerinin serbest olarak kullanıldığı, ancak konunun özüne inen ve anlatan öğrencinin araştırma ve yorumlamasına dönük bir ödüllendirme ve ilerleme sistemi yaratılabilir mi?

Kısacası kişiye diploma vermeye dönük ve büyük ölçüde ezbere dayalı bir eğitim sisteminden ziyade, daha dinamik ve ülkenin sektörlerine dinamizm getirebilecek daha güncel bir eğitim sistemine geçiş sağlanabilir mi?

Netice itibariyle 94 senelik bir geçmişi olan ve demokratik, laik kurumlarıyla bugüne kadar gelmiş bir ülkenin bu soruna çözüm bulabileceğinden ümitli olduğumu belirtmek isterim.

Ahmet Ferda SEYMEN

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER