Davulun sesi uzaktan hoş gelir

Yazar Deniz Yaşar

Birbiri ardına açılan, ardı arkası kesilmeden kapanan mekanlar… Son zamanların trend işlerinden olan yeme-içme sektörü, bilinçsiz ve plansız bir şekilde büyümeye devam ediyor. Büyümek denir mi tam bilemedim ama bence ne uzuyor, ne de kısalıyor.

Gün geçmiyor ki yeni bir restoran açılmasın; devasa açılışlar, büyük ümitler, hatırı sayılır masraflar, davetler, ikramlar… Peki gerçekten de restoran işletmeciliği, körü körüne bir hevesle girilecek bir sektör müdür? Ya da sadece hobi amaçlı yapılacak bir iş midir? Yoksa doğru yerde, doğru zamanda, yeterli bilgi ve birikimle yapılacak zor bir zanaat mıdır?

yeme-içme sektörüResmin ön yüzünde sadece pırıl pırıl camekanlar, kapıda sizi bir kral ya da kraliçe gibi selamlayan insanlar, şık giyinmiş servis personelleri ve belki de usta ellerden çıkmış birbirinden lezzetli yemekler… İnsan diyor ki; “Benim de böyle bir mekanım olmalı. Hem kendi işimin patronu olurum, hem de zevkli ve eğlenceli…”

Peki görünmeyen taraf;  kalifiye personel bulma zorluğu, standartları tutturma çabası, memnuniyetsiz misafirler, gelir-gider karmaşası, rakipler, piyasa koşulları vesaire vesaire.. Hayalinin çok güzel olduğu ama gerçeğinin hayaliyle yan yana bile gelemeyeceği kadar zor ve meşakkatli bir iştir. Tecrübe ister, zaman ister, emek ister, ekip ister, birikim ister, kısaca hep ister..

Bu işin önüne kim ve nasıl geçecek bilmiyorum ama, bu sektör hobi olarak ya da bir heves uğruna yapıldığı sürece daha çok mekan bir gecede tabelasını indirecek. Emin adımlarla, doğru analizlerle ve doğru ekiple olmalı ya da yolun başından vazgeçilmeli. Bir  işletmeci (adayı), kısa vadedeki birikimiyle uzun ömürlü mekanların hayalini kurmamalı..

Deniz Yaşar

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER