Yayladan sofraya, peynirin yolculuğu Peynir Müzesi’nde anlatılıyor

Yazar Çağla Özer

Birçok çeşit peynirin üretildiği Kars’ta, tarihi Süvari Tabyası’nda kurulan Türkiye’nin ilk tematik Peynir Müzesi’ni gezen turistler, süt ürünlerinin yayladan sofraya olan tüm sürecini görebiliyor.

Gravyer, çeçil ve kaşar başta olmak üzere birçok çeşit peynirin üretildiği kent, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen “Gelecek Turizmde” projesi kapsamında 2020 yılında dünyanın 18’inci peynir rotası olarak belirlendi.

Tarihi tabyada kurulan Peynir Müzesi’nde, büyükbaş hayvanların tükettiği endemik bitkiler, ahır bölümü, süt dolu güğümler, yaylalardaki yaşam ve peynirin yapım sürecinin anlatıldığı bölümler bulunuyor. 1100 metrekare dolaşılabilir alanı bulunan müzede, kentte üretilen ve birçok peynire tat veren endemik çiçekler de tanıtılıyor.

Gravyer yapımı, peynir salonu, video odası, temsili Kars Garı, Kars bitki örtüsü, Ankara Gazi Garı, Kars evleri, şef ve atölye bölümlerinin yer aldığı müzeyi gezen ziyaretçiler, peynirin yayladan sofraya yolculuğunu öğreniyor.

Kars Peynir Müzesi Müdürü Yeşim Koç, AA muhabirine, Kars’ın “Dünyanın 18’inci Peynir Rotası”nın tescillendiğini, bundan dolayı heyecanlı ve mutlu olduklarını söyledi.

Müzenin eski bir tabya içinde yer aldığını ifade eden Koç, “1700-1800’lü yıllarda Osmanlı-Rus savaşlarında 46 tabya yapılıyor, bu tabyalardan bir tanesi de müzenin içinde bulunduğu Süvari Tabya. Yıllar içinde farklı amaçlar için kullanıldı. Özellikle soğuk hava deposu olarak kullanıldı, Kars halkı burayı ‘buzhane’ olarak biliyor. Oldukça serin bir ortama sahip. Tabyanın doğal kliması var, yaz aylarında gelen ziyaretçilerimiz oldukça memnun.” dedi.

Koç, Süvari Tabya’nın 2 yıllık restorasyon çalışması sonrasında müzeye dönüştürüldüğünü hatırlatarak, burada peynirin ilk aşamasından itibaren son satışına kadar bütün serüveninin canlandırıldığını anlattı.

“BİLİNMEYEN PEYNİRLERİMİZİ ANLATMAYA ÇALIŞIYORUZ, EKONOMİYE KATMAMIZ LAZIM”

Özellikle birebir ölçeklerdeki yüksek teknolojide silikon malzemelerden üretilmiş heykellerle süreci yansıtmaya çalıştıklarını belirten Koç, şöyle konuştu:

“Endemik bitkiler bizim için çok önemli, peynirin asıl ham maddesi endemik bitkidir. Türkiye’nin en uzun yaylacılığı Kars’ta yapılıyor. Yaylalarda bu bölgeye özgü endemik bitkiler var. Bu bitkileri de burada tanıtıyoruz. Sütün sağımı, mayalanması, baskılanması, yani son aşamasına kadar burada gösteriyoruz. Endemik bitkilerimizden, ahır bölümünde Kars’ta yetiştirilen çok özel ırklara varıncaya kadar, bütün hayvanlarımızı burada sergiliyoruz. Kars’ta 30’a yakın peynir çeşidi var. Bunların birçoğu gün yüzüne çıkmamış peynirler. Bunlardan bir tanesi de karın kaymağı peyniri. Bilinmeyen peynirlerimizi gelen ziyaretçilerimize anlatmaya çalışıyoruz, bu peynirleri ekonomiye katmamız lazım.”

Özellikle birebir ölçeklerdeki yüksek teknolojide silikon malzemelerden üretilmiş heykellerle süreci yansıtmaya çalıştıklarını belirten Koç, şöyle konuştu:

“Endemik bitkiler bizim için çok önemli, peynirin asıl ham maddesi endemik bitkidir. Türkiye’nin en uzun yaylacılığı Kars’ta yapılıyor. Yaylalarda bu bölgeye özgü endemik bitkiler var. Bu bitkileri de burada tanıtıyoruz. Sütün sağımı, mayalanması, baskılanması, yani son aşamasına kadar burada gösteriyoruz. Endemik bitkilerimizden, ahır bölümünde Kars’ta yetiştirilen çok özel ırklara varıncaya kadar, bütün hayvanlarımızı burada sergiliyoruz. Kars’ta 30’a yakın peynir çeşidi var. Bunların birçoğu gün yüzüne çıkmamış peynirler. Bunlardan bir tanesi de karın kaymağı peyniri. Bilinmeyen peynirlerimizi gelen ziyaretçilerimize anlatmaya çalışıyoruz, bu peynirleri ekonomiye katmamız lazım.”

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER