Bodrum’da Saynur Gelendost’un Mask Sergisi’ni mutlaka ziyaret edin!

Yazar Kadir Toprakkaya

Bodrum Saynur Gelendost’un Mask Sergisi’ne ev sahipliği yapıyor. Bodrum Belediyesi Kent Müzesi’nde açılan sergi 8 Haziran tarihine kadar ziyarete açık kalacak. Çok yönlü bir sanatçı olan Saynur Gelendost’un, 1981-1982 yılları arasında hazırladığı ve “20 Türk Büyüğü”nün masklarını içeren ilk sergi; 1982 Bodrum Festivali Etkinlikleri kapsamında, dönemin Kültür ve Turizm Müsteşarı Kemal Gökçe tarafından ziyarete açılmıştır. Festivalin sona ermesinin ardından, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın aldığı karar doğrultusunda “20 Türk Büyüğü” nün maskları Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi envanterine kaydedilmiştir.

Envantere kaydedilen, “20 Türk Büyüğü”nde maskları yapılan kişilerin isimleri şöyledir: Aşık Veysel, Cemal Reşit Rey, Fevzi Çakmak, Halide Edip Adıvar, Halikarnas Balıkçısı, Herodot, İbrahim Çallı, İsmet İnönü, Mehmet Akif Ersoy, Mehmetçik, Mimar Kemalettin, Muhsin Ertuğrul, Mustafa Kemal Atatürk, Münir Nurettin Selçuk, Nene Hatun, Neyzen Tevfik, Sait Faik Abasıyanık, Turgut Reis, Yahya Kemal Beyatlı, Zühtü Müridoğlu.

Bodrum Belediyesi KÜLTÜR AŞ., Bodrum Belediyesi KUDEP, Bodrum Belediyesi    İşletme ve İştirakler Müdürlüğü ile Bodrum Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü’nün girişimleriyle; Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi envanterinde yer alan bu masklar, (Neyzen Tevfik ve Turgut Reis maskları hariç),  Bodrum Belediyesi Bodrum Kent Müzesi ve Arşivi koleksiyonuna kazandırılmış ve 41 yıl aradan sonra ilk kez ziyaretçileri ile buluşmuştur. Saynur Gelendost’u, Bodrum’a ve Türk kültürüne kazandırdığı tüm bu güzellikler için bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyoruz.

Saynur Gelendost Kimdir?

Saynur Gelendost, 10 Mayıs 1930 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Emrullah Apak, annesi Nerime Apak hanımdır. Çocukluğu İstanbul’un Küçüksu semtinde geçti. İbrahim Ethem isminde kendisinden dört yaş büyük bir ağabeyi vardı. Denizci bir babanın kızı olarak, Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun oldu. Deniz Yollarında çalışan babasının İstanbul’dan, İzmir Pasaport İskelesi müdürlüğüne tayin edilmesi Saynur’un yaşamında önemli dönüm noktalarından biri oldu. Burada, uzun yıllar dostluklarını sürdüreceği çevresiyle tanıştı. 1950’li yılların başında babasının tayini tekrar İstanbul’a çıktı. Apak ailesi, Kadıköy semtinde yaşamaya başladı. Ancak önce annesi Nerime hanımı, ardından da babası Emrullah Apak’ı zamansız kaybetti. 1955 yılında Ispartalı öğretmen Sadi Bey’in oğlu elektrik-elektronik mühendisi  Can Gelendost ile evlendi. 1967 yılında eşinin işi dolayısı ile ilk defa Bodruma geldi. Ahmet Kaptanın sahibi olduğu Menekşe Pansiyonu’nda Bodrumdaki ilk gününü geçirdi. Bu ziyaret, Saynur Gelendost’un Bodrumla ilk kez tanışmasını sağladı. Ancak, eşinin işleri dolayısıyla Bodrum’da çok kalamadılar. 1967-1979 yılları arasında, dönem dönem Bodrum yolculukları olsa da bunlar kısa süreli ziyaretlerdi. Ağabeyi İbrahim Ethem’in ölümü üzerine bir süre Moda semtinde yaşadılarsa da, eşi Can Bey’in emekliliğinin gelmesiyle 1979 yılında Bodrum’a taşındılar.

Yıllar sonra verdiği bir röportajda, Bodrum’u ve burada yaşadığı günleri şöyle aktarır:

“Eskiden Karaova yolundan gelinirdi Bodrum’a. Çamların arasından kıvrım kıvrım uzanan yolun sonunda Yokuşbaşı’na varılırdı. Varılır ya, nasıl bir görüntüdür o. Görülesi, şaşırtıcı. Ak-pak evler vardı, yolcusunu bekler gibi denize dönük. Çoğu Gumbulleli… Kimi de ‘derdane’ diyor onlara. Nişangah ta deniyor… Hani evlerin üst köşelerinde üçer sivri vardır, onlar işte… Ne güzel görünür, hele bacalar… Kimi çift katlı, kimi ‘semer baca’ denen… Sivri biteninin tepesine, değişik biçimlerde uzunca birer taş parçası sokulur.Yapı ustasının gönlü hangi taşı severse onu yerleştirirmiş. Daracık sokakları, yalıdan tepelere doğru birbirine gecer de uzar gider. Kapıların önlerinde yaşlı kadınlar oturur güneş batımına dek… Renkli çizgili poşuları, beyaz çiçek sulu, siyah üstlükleriyle nineler… Bura deyimiyle, Habbililer, Aşalar, Hatçalar, Hörü nineler… Hiç boş durmaz elleri… Oyalar yaparlar, iğne oyaları… Kimi de yün eğirir. Ben, 20 yıl önce ilk kez görmüştüm Bodrum’u. Nasıl bir duyguysa bağlayan, dokuz yıl öncesine kadar hep buraya göçmeyi düşledim. Galiba, çocukluğumdan beri, yaşamayı düşlediğim yerdi… Dokuz yıl önce tümden göçtüm.Bakmaya doyulmuyor güzelim koylarına, mavisine, beyazına, Kaplan Kayası’na, Göktepesi’ne, sıra sıra değirmenine, sarnıcına-ocağına… Eski kaptanlar, yaşlı balıkçılar var burada. Onları dinlemek ne güzeldir… Anlatırlar, anlatırken yaşarlar ve yaşatırlar…  İnsanları imeceyi bilir, üleşmeyi bilir… Yakın zamana kadar kimse kapısını kilitlemezdi. Bir tepeye çıkıldığında, tüm Bodrum görülür… Ne sıcak duygudur bu… Güzelliği tümüyle görebilmek, burada sevgi dolu, vericiliğin hazzını tatmış insanların varlığını bilmek…Buranın bir deyişi vardır ki, öylesine severim… Kendi dilleri ile “goley ederiz” derler… Bir kişi zorda kalıp da dostundan bir dilekte bulunduğunda, o dost böyle cevap verir. Bu umut vermektir, vaat etmektir. Kısacası söz vermektir… İşte Bodrum, İşte Halikarnassos… Tarihiyle, doğasıyla, yapısıyla, insanıyla… Bunu yaşamak mutluluktur.”

Bodrum’a gelişiyle birlikte, çocukluğundan beri sürdürdüğü resme olan merakını daha ileri taşıyarak eserler üretmeye, Yerel Bodrum insanlarının ve Türk büyüklerinin masklarını yapmaya başladı. Bodrum’a yerleşen ve yerel sanatçıların bir araya geldiği, “Bodrum Sanatçılar Derneği”ni kurdu. Bu dernek aracılığı ile Bodrum içi ve dışında çeşitli karma sergiler açtı. 1988 yılında, Yeni Asır Gazetesi ve Kadın Dergisi’nin jüriliğini yaptığı kamuoyu yoklaması sonucu “Ege’de Yılın Kadını” ödülüne layık görüldü. Muğla ve Gündoğan’da “Sınırsızlık Meydanı”nın açılmasını sağladı. Benzerleri İngiltere’nin Hyde Park’da bulunan serbest kürsülerin birer örneğini buralara taşıdı. Muğla’daki park 10 Kasım 1995, Bodrum Gündoğan’daki park ise 29 Ekim 1998 tarihinde açıldı. Kurucuları arasında yer aldığı;  “Bodrum Çevre Gönüllüleri Derneği” ile başta Bodrum, Ege ve Akdeniz kıyıları olmak üzere çevre sorunlarıyla yakından ilgilendi.

Gökova Sürekli Eylem Grubu sözcüsü olarak başta Gökova olmak üzere, Kemer ve Yeniköy Termik Santrallerinin yapımına, doğada yaratacağı tahribatı göz önünde bulundurarak karşı çıktı ve santral yapımına karşı açlık grevi başlattı. Türk ve Yunan çocuklarını bir araya getiren etkinlikler organize ederek, Ege’nin iki yakasının barış içinde yaşaması için çaba gösterdi ve bu çabalarıyla 12.11.1999 tarihinde Atina’da düzenlenen törende “Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü” ne layık görüldü. Ressam, heykeltıraş, yazar, çevreci, aktivist, barış gönüllüsü, rölyef/mask sanatçılığı gibi çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Saynur Gelendost; Bodrum tarihinde silinmez izler bırakarak,  2 Mart 2003 Pazar günü, saat 10.10’da vefat etmiştir.  

tourmag turizm dergisi

İLGİLİ HABERLER